Yıllar yıllar önce beni ve ailemi çok büyük sıkıntılara sokan ve ara sıra da yine uzaktan yaralamaya çalışan en yakınlarımız diye bellediğimiz toynaklıları hayatımızdan çıkarmış, yok saymıştık ve hayatımız birden normalleşmiş ve insanileşmişti. Ama farklı davranıp biz de onlarla aynı olup onların yöntemiyle davransaydık hayatımızdan daha çok şeyi söküp alırlardı. Gerçi bizde yara izleri bıraktılar ama en azından artık yenilerini açamıyorlar.Her neyse yahu. Yani sözün özü, açtım kapılarımı ve yıllar yıllar önce yaptığım gibi saldım içimdeki her şeyi dışarı ve yüreğime ve hafızama bir format atıp sildim bütün can acıtmalarımı, ardından kapattım kapılarımı. Şimdi çok iyi hissediyorum kendimi. Böyle de bilmece gibi konuşup sıkıcılaştım iyice yahu!!.
Kitabı ne ara okudum, ne ara bitti anlamadım. Oysa hiç bitmesin istedim de yavaş yavaş okudum ama yine de bitti.
Bu kitap içimi aydınlattı. Huzur verdi bana. Etrafımda uğraştığım sorunları, kişileri önemsizleştirdi. Nasıl bi şeyse bu sanki bana bir büyü yaptı. Birden gerçek hayatımı ve burda olanları unuttum ve kitabın içindeki o küçük adada yaşayan bir kız çocuğu oldum.Sanki hala Vasili'nin gölgesi gibi dolaşıyorum adada ama kimse orda olduğumu farketmiyor. Girit'ten mübadeleyle gelen bir dedenin torunu olarak da olayları içselleştirdim sanırım.
Bu kitap yüzünden bu sıralar şu yaşadığım şehirden iyice usandım, hayatımdan da. Ben de o adada yaşamak istiyorum. Benim de bir tane zeytinim, bir iki nar ağacım olsun. Ben de keçilerimin sütünü ve ekmeğimi paylaşayim komşularımla. Ben de denizden canavar levrekler, çipuralar tutup herkesle beraber kuru zeytin dallarını tutuşturarak balık pişireyim, balıklarımızı paylaşırken dertlerimizi de paylaşalım etrafımızdakilerle, birbirimize deva olalım istiyorum banane!!!
Ya ne boktan bir hayattır bu yaşadığımız. Bile bile lades yaptığımız; kendimizi sıkıştırmışız betonların arasına ve sürekli para kazanmaya çalışıyoruz bu betonlarda yaşamanın bedelini ödeyebilmek için; Pahalı ve tatsız şeyleri yiyecek diye alabilmek için; yalnızlıktan kurtulalım diye de bir betonda adı AVM olan daha büyük betonlara atıyoruz kendimizi. Bu betonlarda ölsek ölümüzün çürüyeceğini ve kimsenin kapımızı çalmayacağını bile bile yaşıyoruz buralarda. Bir gün çalışamaz duruma geldiğimizde kimsenin bir parça kuru ekmek bile vermeyeceğini bile bile...
Bu kitap bir yandan cennet gibi bir yeri anlatırken aslında bir yandan da savaşı, kanı, acıyı anlatıyor. İnsanın insana yaşattıklarını, gerçekleri... Aslında bu kitap insanoğlunun hikayesini anlatıyor; Hepimizin hikayesini.
Şimdi ilk kitap bitti. Bugün akşam ilk işim gidip ikincisini almak olacak. Çok heyecanlıyım...
http://yasarkemal.net/
4 comments:
öyle güzel anlatmışsınki kitabı, benim de canım deniz, zeytin, balık ve de sanırım fazlasıyla huzur çekti. bi ara ver de ben de okuyayım ;)
veririm, tamam.:))
özet çıkarmakta ustalık ...
lisedeyken hiç beremezdim :)
yüreğine sağlık
Hızımı alamadım nerdeyse kitabın tamamını anlatıvercektim ki kendime geldim. Sonra okumak isteyenlere ayıp olucaktı.Hiç de sevmediğim bi şeydir; Bir filmden, oyundan, kitaptan bahsederken en can alıcı noktaları anlatıp, heyecanını kaçırmaktır.
sevgiler diagonal...:))
Yorum Gönder