RSS

Hayatım bayat mı?!!!

Önce kendimi şu sınava verdim. Ben de bi şeye kafayı takınca bokunu çıkarana kadar üstüne gidiyorum, huyum kurusun. Öyle deli gibi çalışıyorum ki, kendimi çook yorgun hissediyorum ve hala her gün kafamdan yaptığım ders programına uyamadığımda büyük bir suçluluk duygusu içinde, içimden kendimi en ağır hakaretlerle cezalandırıp, üzüyorum. Bu arada da Pc'yi nerdeyse hiç açmıyorum. Çünkü bir iki blog derken, ordan şuraya zıplayım, şunu not edim diye şey ederken saatler geçiyor, bu eylemleri yaparken bir reflex hareketi olan göz kırpmayı da sık sık bir insan evladı olarak nasıl unutuyorsam, bir iki saaat sonra gözlerimin kuruluğu canımı acıtmaya başladığında artık pc'nin başından kalkmam gerektiğini anlıyorum. Bu sebepten dolayı photoshopta işim yoksa pc'ye hiç yanaşmıyorum. Bu arada Hüseyin Çavuş bu Cuma'dan beri bende zira teyzemin biraz tatil yapması gerekiyor. Artık bizimkiyle ilgilenmekten derse de zaman ayıramıyorum. Bizimkinin temizliği ve onunla ilgilenmek bütün zamanımı alıyor. Gece zaten hiç uyku yok. Tam uykuya dalıyorum bizimki wcye kalkıyor ve hooop DŞ de kalkılyor zira ben kalkmasam, altındaki bezini parçalayıp, penisini çıkarttığını sanıp, rastgele, atış serbest modunda bombardımana başlıyor ve işi bitince de elini yıkamak bir yana, bıraktığı sulu sepken enkazın üstüne basa basa evin içinde dolaşıyor bizim casper.
Şimdi geleli 3 gün oldu. Önceleri utanıyordu benden ama artık alıştı. Bi keresinde "ayıp oluyor" dedi. Ben de kime diye sorunca "bana ayıp oluyor " dedi. Yani utanıyormuş bizimkisi, ama yapacak bişi yok. Artık her konuda yardım almak zorunda. Öte yandan ben dedemi bildim bileli wc kullanma alışkanlığının berbat bir ilkellikte olduğunu bildiğimden pek şaşırmıyorum davranışlarına ve bu sebepten ona taviz vermiyorum. Benim kurallarım nezaretinde bu işleri yürütüyorum, biraz sinirleniyor bana ama eli mahkum. Biraz medeniyet herkese lazım!!!
Yarın taaaa 1993'de ergenken katıldığım Türk-Alman gençlik kampında tanışıp hala arkadaşlığımızı sürdürüp internet haricinde , bi kaç yıl arayla görüşmeye çalıştığımız arkadaşım Aynur, yaz tatili için Almanya'dan geldiği Olimpos'dan bu gece ayrılıp beni ziyarete geliyor. Son görüşmemizden bu yana en azından bir beş yıl oldu yüzyüze görüşüp bi şeyler yapmayalı. Heyecanlı ve dolu günler beni bekliyor.
Bir yandan ders planımı aksatmamak için çabalarken, bir yandan ev hijyenini ve düzenin sağlayıp, dedemle hakkını vererek ilgilenmeye, bu arada da yıllardır görmediğim arkadaşımla kaliteli bir zaman geçirmeye, sevgilim ÖB'yi evde huzursuz etmemeye, o'nun düzenini bozmamaya ve Bizim Fatma Girik'e günlük diyet yemek yapmaya gayret edeceğime, bu arada haberlerdeki orman yangınlarına kafayı haddinden fazla takıp sinirlenmeyeceğime, Konya'da çöken binada ölen kızların ailelerinden nasıl olur da şikayet gelmediğine ve bu olayı doğal bir şeymiş gibi algılayıp, önemsememelerini düşündükçe üzülüp, kızmayacağıma, daha sonra haberlerde, gazetelerde karşılacağım haberlere de şaşırıp, sinir yapıp şişmeyeceğime, bu sıralar düşen foto işlerime hayıflanıp, üzülmeyeceğime, kendimi yıpratmamaya özen göstereceğime, hayatımı bayat ve küflenmiş hissetmeyeceğime, bir hafta sonra buralara tekrar elim kolum dolu döneceğime kendi kendime söz veriyorum.

2 comments:

gaykedi dedi ki...

kafan çok meşkul olmalı anlattıklarına bakılırsa, tanrı kolaylık versin diyeyim :)

arzın merkezine yolculuk dedi ki...

Gerçekten de öyle. Bu aralar her şeyi unutuyorum. Mutfağa gidiyorum niye gittiğimi unutup geri dönüyorum falan. ÇÜnkü bir şey yaparken bi yandan da başka bi şeyi yapmayı planlıyorum.
Her şeyi aynı anda halletmek ve çözmek zorunda kalmak tuhaf bi şekilde insana süper güçler veriyor gibi ama bi yandan da çok yıpratıcı ve depresif yan etkileri olmuyor da değil hani.
Neyse bi hafta sonra tam olarak dönüyorum buralara sevgiler ve teşekürler gaykedi...