RSS

Kaldığım Yerden Devam mı Tamam mı???

Bizim Hüseyin Çavuşla dolu dolu bir hafta geçirdik. Öyle ki O'nu teyzeme bırakırken içim bi tuhaf oldu, ağlamam geldi, bir boşluk hissettim içimde. Neyse ki yanımda sevgilim ÖB ve Alamanya'dan gelen arkadaşım Aynur vardı da beni oyaladılar ve moralimi toplamama yardım ettiler.

Öte yandan dediğim gibi uzun süredir aynı mekanda vakit geçiremediğim Aynur geldi. Yaklaşık dört gün de onunla dolu dolu geçirdik. Evde dedemle ilgilenerek ve Ankara simidi eşliğinde kahvaltılar yaparak ve bol bol türk kahvesi eşliğinde dedikodu ve şakalar komikliklerle, O'nun yarım türkçesiyle dalga geçerek, benim o eski rocker fucker, tembel, pasaklı, sümüklü ve her yere geç kalan, her şeyi bir yana atıp unutan ve önemsemeyen halimden "her şeyi kontrol altında tutan " bir tipe dönüştüğümü görüp hayretler içinde sürekli "nerde bizim o eski Schnecke diye çağırdığımız DŞ" diyerek benim yeni halimle, tipimin hiç uyuşmadığını, bu halimle bir fıkra kahramanı tadında bi şeye dönüştüğümü, benim de bunun üzerine "kahpe felek, ne felaket geldi başımaaa..." şarkısı eşliğinde yeni durumumu kabullenmenin ve fıkra kahramanı diil de aslında benim doğuştan süper güçleri olan bir hero olduğumu ve bunu yıllarca herkesten saklamak için öyle fucker rocker bir pasaklı pozlarına büründüğüm hikayesini anlatarak ve bunu üzerine farklı versiyonlar kurgulayarak eğlenceli günler geçirdik arkadaşımla.

Haa bi de Sevgilime, Aynur'la birlikte süper bir doğum günü süprizi hazırladık ve çok güzel hediyeler aldık ve süpriz de gerçekten süpriz oldu hani. Gülmekten herkesin altına kaçırdığından eminim. Unutulmaz bir doğum günü oldu. Artık başka bir sefere komik bir hikaye olarak yazarım bunu da :))

Pazar günü aynur gitti. Dedem zaten Cuma'dan gitmişti. Ben aynur'un gittiği akşam hasta olup yataklara düştüm, feci bir bademcik şişmesi beni perişan etti. Evde tek başıma, tavana bakarak yattım. Ne dedem ne Aynur vardı. O dolu dolu kahkaların, bağrış çağrışların yankılandığı duvarlar şimdi sesszice üzerime geliyordu. ÖB de işte tabi gündüzleri. Neyse vitamindi, ilaçtı, pastildi derken bugün biraz toparlandım ama motivasyonum sıfırın altında. Bir yandan da can sıkıcı haberler izliyorum. Canım hiç bişi yapmak istemiyor, halim de yok , öyle mal mal tv'ye bakıyorum. Sürekli trafik kazası haberi geçiyor alt yazılarda bir de orman yangını. haa bi de şu savaş. Sevgilimin gürcü olması bizim evdeki tansiyonu daha da yükseltti. Gürcü sevgilim ve ben ordaki sivilleri düşünüyoruz hep. Çıkar hesapları denk düşmeyen dünya yine sivillerin canını yakıyor. piyonlar hep biz siviller oluyoruz işte. Ve sevgilim evleri bombalanmış insanları görünce " işte bizim dedeler de böyle bir halde kalmışlar savaşta ve o zaman Gürcistan'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmışlar; Evlerini, yurtlarını, topraklarını, dillerini, dinlerini böyle bırakmak zorunda kalmışlar" diyerek üzülüyor yine. Sanki O bu yaşananları, bunları yaşamış bir topluluğun torunlarından biri olarak içgüdüsel bir dejavu olarak algılıyor. Umarım bu sivil katliama bugün tvde açıkladıkları gibi bir son verip, diplomatik yollarla çözebilirler.

Her şey bir yana hayat devam ediyor. Ben de kaldığım yerden devam etmeliyim artık diye düşünürken, ÖB'nin işiyle ilgili aldığımız bir haber daha, tam olarak sağlayamadığım motivasyonumu yerle bir ediyor yine. İlkinde biz tatildeyken almıştık haberi ve tatilimiz berbat olmuştu çünkü kafamızı boşaltmak için çıktığımız tatilimiz ...mına koydu bu haber ve beynimizde sürekli planlar projeler dönmeye başladı. Sonra döndük bu bok şehrine ve tam karar verdik; yok dedik; gitmeyelim burda işe devam edelim dedik. Her şey yine yerine oturmuşken şimdi yine bir İstanbul haberiyle kafalarımız karıştı. Fakat bu sefer bunu kabul ettik; tamam dedik; ama şimdi de haber bekleme aşamasında kaldık. Burdaki yaşantımıza devam mı ediyoruz şimdi yoksa tamam diyerek gidip yeni bir yaşama mı koşuyoruz orası da muallak. Tam anlamıyla arafta kaldık, öylece bekliyoruz. Çin işkencesi. Biz böyle arafta beklerken benim de kafamda gitme fikri zorlaşıyor. Orda yaşayacağımız zorluklar netleşiyor ve korkuyorum. Bir an önce olacaksa olsa da , hiç bir şeyi düşünmeden bodoslama atlasak , o zaman korkacak zaman olmaz diye geçiriyorum aklımdan. Off neyse işte yine kafa karışıklığı içinde Diagonal'den hallice bir umutsuzluk ve kafa karışıklığı içindeyim o yüzden Dia'yı da teselli edecek yorumlar yazamıyorum. sadece sonucu bekliyorum.
Oysa ki bloğa dönüşüm muhteşem olacaktı. Çok şahane bir manga dosyasıyla yapacaktım bu uzun aradan sonraki yeni sezonumu ama yine kafa karışıklıkları içinde kıvranırken bunları düşünür, bunları yazar buldum kendimi.

Şimdi beklemedeyim yine. Zaman aleyhime işlemeye devam ediyor. Kaldığım yerden devam mı edicem yoksa tamam diyip, burdaki sayfayı kapatıp arriva arriva çığlıkları içinde, kılıcımı çekip atımı dört nala rüzgara karşı mı sürücem?!!!

0 comments: