RSS

Sabah sabah her şey sakin ve güzelmiş!

Pazar'dan beri hatırı sayılır bir yağmur yedik buralara, hayır yağmur berekettir lakin kış soğuğunu da peşine takmış yağıyor kerata. Dün ve bugün saat 07.15 itibariyle 20 dakkada atölyemdeyim. O yüzden bu yağmurun kıçına taktığı soğukla pek içli dışlı olamadık. Tabi teeee Beyliğin düzünden Küçükayasofya'nın kalbine saat 07.15 civarlarında gelmek de bi yazıya konu olacak kadar ciddi bi meseledir ki, bilen bilir, yolların çilesini, kendimi alamadım sabahın şu saatinde gönderi yazmaktan: Sevgili yarim iki gündür karşı ofisindeki toplantılara katılmak suretiyle erkenden arabasıyla yola koyulunca ben de ona yancı oluverdim, sahilden vurduruyoruz arabayla ne trafik var ne mırafik, 25 dakkada saatte ortalama 60km hızla ben hoop, Çatladı Kapı sapağındayım. İyi de oluyormuş, hiç yorulmadan ve en önemlisi nakit ve vakit kaybetmeden atölyeyi açıyorum, evden taşıdığım şahane lezzetler, artı kahve, kahvaltı faslı bitiyor, gerçi G.Ö.hanımefendinin ebru teknesi buram buram öd, boya, ıslak kağıt kokusu eşliğinde göt kadar mekanı doldurmuş oluyor ama, kahveyi fincana koyunca, o kahvenin kokusu, her şeyi bastırıyor. Böyle erken gelince vakit de bereketli oluyor. İşlerimi de bitirdim, hatta bugün elimdeki bi işi öğleye doğru bitirip teslim etmiş olacağım. Eh artıkın ben şu photoshopa doğru bi tıklayayım, herkese iyi çalışmalar o halde......

Var mı lan böyle aşk Ha ha ha(?)



Efsane ve masallarada özellikle erkek partner zenci olursa, (ki size yarın şehrazad'ın masallarından bi tanesini anlatırım burda) çok sık rastlıyoruz da böyle aşklara ama daha canlı kanlı yaşayanına şahit olmadık vallaha da billaha ha'!!!!

Öylesine.....

Şu an onuncu yıldönümü radyomuzdan insanın canını acıtan tınılar yayılıyor, ben blog dolaşıyorum, ÖB kitap okuyor, ev çok dağınık, benim gözlerim kan çanağı, meslek icabı sürekli ekrana bakmaktan ama eve gelmişim ama hala gözüm ekranda çünkü bügun nette hiç dolaşamadım, sağa sola laf atıp sosyalleşemedim, iki satır bi şey okuyup, iki fotoğraf bakamadım. Aslında şu an da gözlerim, başım ağrıyor, üstüne karnım ağrıyor. Şu radyoda çalan parça adını bilmiyorum, kim söylüyor bilmiyorum ama insanı derinden etkiliyor. Yaşamak ne kadar acıklı bi yandan dedirtiyor insana. Duygularımız olmasaydı keşke, sadece içgüdülerimizle yaşasaydık biz de hayvanlar gibi, hayat daha basit ve daha az yaralayıcı olurdu. Şimdi bu şarkıyı dinlerken bunlar geçiyor aklımdan. İnsan olmak ne zor bi şey yahu!
Ben de birazdan gözlerimi yeni serüvenime yönlendireceğim; Binbir gece masallarına başladım, birinci cildin ilk kitabındayım, okuduğum ilk yüz sayfalık bölüm için, zenci kölelerle, güzel ve soylu kadınların maceraları beni en çok meraklandıran masallar oldu şu anda!:)) Şaka bi yana gerçekten acayip bi maceranın ortasına düştüm hatta öyle ki Jules Verne'nin Esrarlı ada'sına başlamayı bile erteledim.

Böyle işte, şu an artık Cumartesi olmuş bile, iyi geceler o zaman....

Bu güzel havalar......

Havalar çok güzel gidiyorken, günler hızla geçiyor, ben atölyemde hummalı bir şekilde para kazanma telaşında çalışırken,kah güneşli kah bulutlu günler geçiriyorum. Bugün de çok sancılı çok kadınsı bir günü yaşamaya çoktan başladım. Tam da bu günlerde dediğim şeyi tekrarlamaktan çekinmiyorum: keşke bi çüküm olsaydı da her ay bu sancıyı, sıkıntıyı, değişimi geçirmeseydim der demez bütün hemcinslerim bana tırnaklarını çıkartmak için çok geçerli bi sebep bulacaklardır. Ama o kadar eziyet çekiyorum ki şu an hiç ciddiye alamam heralde denilenleri, denilecekleri.

Kırk yaşıma çok az kalmışken hala bir ergen kadar regl sancıları çeken bir kadın olarak şu günlerde bütün hayatımı top yekün değiştirmenin "su basmanı"nı çoktan hazırlamış olduğumu burdan duyurmak isterim. Bunu şu an burda bunu okuma ihtimali olan en az bir kişiyle bile paylaşacak olma düşüncesi bile bu sancılarımı biraz olsun hafife almamı sağlıyor. Tabi daha fazla ayrıntı veremiyorum. Ancak somut bir adım daha attığımda bunu yazabilirim ki zira çok plan projeci bi insan olduğum ve yakın çevrem tarafından hayalperest olmakla ünlendiğim içindir ki benim hiç bir düşüncemi gerçekleştirilebilir bulmazlar hatta sözde bile destek olmazlar, tıpkı bu atölyeyi açmaya kalkıştığım zamanki gibi.

Şimdi bu güzel havada, kah güneşli kah bulutlu güzel atölyemde, çalışmak zorundayım ama bu durumdan şikayetçi olduğum anlamına gelmesin sadece kanım biraz delişmen akıyor bu sıralar kıçımı sandelyeme oturtmakta biraz sıkıntım var yoksa çalışmak şahane:)))

Herkese güzel günler, hayatta bunu hak etmeyen insanoğullarına bile.....:)))

Bugün de bu türkü takıldı aklıma!!!!!!


 Nerden aklıma geliyor hiç  bilmiyorum, rüyamda mı ne giriyor aklıma, ağzıma dolanıyor, sonra atölyede çalışma arkadaşımın kafası zikiliyor tabi, n'apim yaa engel olamıyorum kendime, zaten canım çok sıkılıyor, photoshop bi çekim bi photoshop bi çekim, eğleniyorum durduk yere , züğürt tesellisi.......:)))))