RSS

Tencere Kapak!!!

Tencere yuvarlanır kapağını bulur. Hİç bir tencere uygunsuz kapakla yapamaz,er ya da geç kapak üstünden düşer, bu iş burda biter. Ya kapak kendine uygun tencere arar ya da tencere yuvarlanır kendine uygun kapağı bulur.

Bu belki zaman alır ama eninde sonunda bu iş olur. Her kim ki bir ilişkiden sürekli şikayet edip sürekli ayrılma naraları atmasına rağmen yıllardır ilişkiyi sürdüyorsa ve şu aşağıda anlatacağım hikayedeki gibi trajik bir konumda diilse, yalandır ayrılma naraları. Aslında kişi kendini görür karşısındakinde ondandır şikayeti, bi yandan da hastalıklı bi şekilde haz alıyordur bu ilişkiden. Ne de olsa aynaya bakıp kendini seyretmek gibidir bu. Dorian Gray olmak gibi bişidir, hedonik bir ilişkidir bu ve hiç bir zaman bitmez ve bu kapak bu tencerenindir mutlaka.

Çoook eski zamanlardan bizim aile büyüklerinin evlendirdiği bi abla vardı. Sonra herkes çoook pişman oldu bu işe sebep olduklarına zira damat pek bi yalancı pek bi öfkeli pek bi kaba ve şiddet yanlısı bir adamdı. Çoğu kez biz çocukların önünde bile bu davarnışlarını sergilemekten çekinmezdi. Sonra yine aile büyükleri ve akrabaları bu ablaya destek oldular ve"gel bitir bu işi, bak biz arkandayız, kurtul bu adamdan, belli ki sana uygun diil"dediler fakat belli ki abla cesaret edememişti ayrılmaya bi de çocukları olmuştu boy boy; cehalet ve korku işte. Kolay mıydı ayrılmak, tencere kapağa uygun diildi fakat kapak her düştüğünde yine yerine oturmaya çalışıyordu; öyle belletilmişti büyükler ve gelenekler tarafından. Sonra yıllar geçti, çocukları büyüdü ama kapak hala uymuyordu ve yılların aşındırmasına ve yamultup yumultmasına rağmen olmuyordu işte, hep düşüyordu. Sonunda abla tüm cesaretini topladı aslında bu cesaretini yıllar sonra kazandığı ekonomik bağımsızlığına borçluydu ve ilerlemiş yaşına aldırmadan boşandı. Adam bunun üstüne hemen yuvarlandı, kendine uygun bi başka kapak buldu hem de hiç sorunsuz. Abla da o kadar yıpranmış o kadar deforme olmuştu ki artık kendine uygun bi tencereyi bile kapatamazdı. Abla keşke zamanında bıraksaydı bu işin peşini de kendine de bir şans tanısaydı.

Şimdi durup dururken nerden mi geldi bu tencere kapak olayları aklıma. Dün bu abla aradı beni. Arada bir ben de arardım onu ama bu sefer arayı uzatmışım ki o aradı. Ondan geldi aklıma. Bitirmiş Çocuklar Okullarını onu haber vermek için aramış. Biri mühendis biri de spor eğitmeni olmuş Kız da yazılar falan yazıyormuş bi yandan da AÖF ye devam ediyormuş. Her şey yolundaymış. Sevindim ben de iyi haberlerini aldığıma. Ondan aklıma geldi de bi şeyler yazayım dedim bu hastalıklı ilişkilerle ilgili.

Bu arada şurdan da bi sürü tipitip sakızından çıkan karikatürleri buldum. İlgilenenlere şey ederim

Planlar Projeler!!!

Geldiğimden beri aklımda sürekli planlar projeler. önce(ilk plan) ÖB'ye İzmir'e taşınmanın ne kadar mantıklı olacağını anlattım. Orda şu zor hayatımızı, sorunlarımızı, yüklerimizi paylaşacak bir anne bir kardeş (kardeş biraz deli dolu olsa da insanlık açısından bir numaradır, sezarın hakkı sezara n'apalım!!!) ve üç beş gerçek arkadaşımız olduğundan , biraz daha insanca yaşayağımıza kanaat getirdik birlikte. Hem burda ikimiz bi başımıza kalmışken ve her şeyin üstesinden üstün çabalarımızla kalkarken, bu üstün çabalarımızı biraz da başka şeylere harcayabilmek için bu şehirden, kaderimizle başbaşa kalmaktan kurtulmalıyız diye geçirdik aklımızdan. Gerçi bu biraz zaman alabilir , bir yıl belki iki yıl ama sonunda Kararımızı verdik.

Bu zaman zarfında ilk iş şu kredi borçlarından kurtulmak ve olabildiğimiz kadar cimri olmak.Mesela eve bi şeyler almak için yanıp tutuşan ÖB, bizzat şahsım tarafından engellenip, onun yerine elimizdeki eşyaların yerleri ve kullanım alanları değiştirilerek eve yenilik ve yeni bir kişilik kazandırılmıştır. Bu evdeki yer değiştirmeler sayesinde pc'yi de yaz geldiğinde cehennem sıcağından hallice olan salondan kurtarmış olduk.

Artık benim bir çalışma odam var, bu durumda her ne kadar akşamları Fatma Girik ve bazı hafta sonları da Hüseyin çavuşla oda arkadaşı olduysak da bu durumdan ikisi de çok memnun. Ve ÖB'nin de bir yazı masası oldu. Artık "yazı masam yok yazamıyorum" diye bahaneler uyduramıcak bana Ahahahah....!!!

Sonuç olarak, hiç para harcamadan çok şirin bi evimiz oldu yine ve ikimizin de çalışma mekanı ayrıldı, ev biraz ofis biraz kütüphane havasından biraz da yayıntıdan kurtulmuş oldu; bi de özellikle eve gelenler tarafından söylenen"öğrenci evi havasından".

Ve artık yaza hazırız. Haa bu arada kahve makinamı da faaliyete sokmuş bulunuyorum. Paraya kıyıp aylardır almadığım filtre kaveyi aldım. Hemen yapıp içtik. Bu filtre kahve kokusu ikimizi de İzmir'deki günlerimizde hissettirdi, mutlu etti, eski hovarda günlerimiz hatırlattı. Şimdi çok fena filtre kaveye sarmış durumdayız. Hadi hayırlısı.

Haa bu arada İstanbul'dakiler ve ordaki anılarımız alınmasın. Oranın yeri ayrı; Orda yaşanılanlar da . Ama orda çok domestik anılarımız olmadığı için bu pek şey etmedim.Ahahahaah.....

Bi başka plan da iki tombalak olan ben ve ÖB gerçekten spora ve sağlıklı beslenmeye başladık; gece tatlılarına artık geçit vermiyoruz onun yerine bol salatalık ve diyet süt tüketiyoruz artık. Ama itiraf ediyorum ben bugün Fatma Girik'e aldığım diyabetik çikolatayı mideye indirdim!!!

Diğer plan projeleri de şimdi tek tek yazmaya üşendim. Onları da hayata geçirince paylaşırım artık.
Çok uykum var bu yazıma uygun Görsel bulamadın, aramaya da takatiim kalmadı. Bu da böyle ossun!!!

Dönüş!!!

Sonunda bok çukuruma geri döndüm. Dönerken beni geldiğimde karşılayan yağmur uğurluyordu yine. Ve yine geçen seferki gibi annemle nasıl vedalaştığımızı bilemedik hırçın yağan yağmurdan.

Şimdi canavar PC'min başındayım ve sayfamdaki bütün yorumları ve bütün bağlantılarımı süratli bi şekilde kabız olmadan tıklıyorum. Ohh beah, teknolojinin de az gelişmişi insanı hakikaten deli ediyor canıııım. Tabi bu arada annemi de o insanı çileden çıkartan, pc taklidi yapan şeyden bir an önce kurtarmak lazım.

Paylaşacak çok şey oldu fakat öncelikle ben yokken sayfama bırakılan yorumları okudum ve üstünden epey zaman geçtiği için cevaplamanın anlamsız olacağını düşünüp artık yeni yorumlara kısmetse deyip, her ne kadar mim olayını biraz sıkıcı bulsam da persona tarafından mimlendiğim 55 kelimelik öykü için kolları sıvadım ve bu fikir beni çok heyecanlandırdı. Gerçekten de 55 kelimeyle bi şeyler anlatabilmenin zeka ve yetenek işi olduğunu farkettirdi bana. Aynı zamanda benim de ne kadar çenesi ve kalemi düşük bi şahıs olduğumu kendi kendime hatırlattı.
Hemen bi öykü yazmaya başladım. Zaten her zaman kafamda eskizlerim vardır, ondan kelli zorlanmadım fakat sonra yazdıklarımı okuduğumda ve kelimelerimi saydığımda, 200 'den fazla kelime kullandığımı farkettim ve başladım kısaltmaya. Sonra da ortaya aşağıdaki gibi öykü olamayan bişi çıktı. Anladım ki ben kısıtlı kelime sayısıyla bi bok yazamıyorum, kelimeleri hoyratça kullanmazsam zevk alamıyorum. N'aapalım en azında yazmaya çalıştım ve hiç komplekssiz paylaşıyorum sizlerle.

Bu arada Gay kedi'yi, hüthüt kuşu'nu, reverans'ı, diagonal'i, sobeledim. Aslında yeni yeni bloglar kesfetmiştim ama şu an bulamdım, bulsaydım onları da sobelemek isterdim. Neyse başka bahara.Ahahahahah.....!!!!!

Oyun Bozan
Beyaz gömlekliler her yerdeydi. O ise yorgundu, iri gözlerini kısmıştı, etrafındaki sesleri uğultu olarak algılıyordu. Kendi kendisiyle bir hesaplaşma içindeydi o an , bir yanı soruyor, öteki yanı cevaplıyordu;
-sığmadı dimi küçük bedenine bunca şey!;
-Hep koşullara bağladılar sevgilerini. Onların istediği kişi olamadığımda:fahişeydim; katildim; manyaktım; uğursuzdum; endişeydim; korkuydum...
Ondandı hep sikme çabaları, hepsinin oyununu bozdum.

Anneme gittim, dönücem!!

Dedim ki kendi kendime "yahu kaç zaman geçti yine evime gitmeyeli,ben en iyisi şu sarhoşluk hallerim geçmeden bi anneme gidip geliiim yoksa ayılınca yok para yok, yok Fatma Girik, yok ÖB, yok dedem, yok iş, yok bilmem ne derim gitmeyi ertelerim"
Şimdi ÖB'den(ki keşke ÖB de benimle gelebilseydi) 12 saatlik uzaktaki cennetimde hurimle(suzimle) başbaşayım. Aslında şimdiden paylaşacak şeyler birikti ama annemin, traktörden daha fazla gürültü çıkarmasına rağmen kağnı zihniyetiyle çalışan pc'si ve yavaş ağ bağlantısı sebebiyle dönene kadar burdan yani sanal alemden biraz uzak kalıcam.Ve bu olumsuz teknolojik koşullar sayesinde de biraz annemin, evimin, bahçemin, denizin, temiz ve sessiz havanın keyfini çıkarmış olucam. Ve eminim ki süper hikayelerle dönücem.

Süper Kadın İnsan!!!

Bu hafta sonunu Hüseyin Çavuş, Fatma Girik ve yatılı olarak ortaya karışık yedi ergenle ve sorunsuz bi şekilde tamamlamak üzreyim. Hem de tek başıma. Ben artık kendime ne diim. Sanırım ben de annem gibi muhteşem bi insan olma yolundayım. Mesela onun sevgisi, paylaşımcılığı, herkesin sorununa hemen çözümler üreten zekası, sıcakkanlılığı, komplekssiz karakteri,herkese karşı adaletli ve aynı zamanda zalimlere, bencillere, kötülere karşı da dirençli ve mücadeleci oluşu onu tam bir insan yapıyor.
Sanırım ben de annem gibi bir Süper kadın insan olabilecek potansiyeli genlerimde taşıyorum. Ahahhaha Yaşasın!!!!
Ahan da şu üstte görülen afet kahraman da Sheena; tabi onun gibi olabilmek ne haddimiz; hem güzel hem seksi hem de kahraman! Buyrun burdan da sheena hakkındaki yeni gelişmeler

Bahar Sarhoşu!!!

Bugün hava çok güzel. Balkonu açtım, saksıları yerleştirdim. Böyle bi çakır keyifim ki sormayın, gören de bi kaç bira yuvarladım sanır. Sebepsiz yere neşeliyim, keyfim yerinde hatta yaklaşmakta olan hafta sonu bile keyfimi bozamıyor.
Şakalar komiklikler günüm, kimse umrumda diil. Herkes komik geliyor bana. Suratımdaki bu neşeli ve alaycı ifade eminim beni görenleri sinirlendiriyordur özellikle canı sıkkın olanları. Amaaan N'apalım canım, bahar geldi, yarın da son cemre toprağa düşüyor. Bırakalım derdi kederi bi yana, onlar yokmuş gibi ohhhh ne güzel. Zaten hayat zor bi de biz mi çile çektirelim kendi kendimize. Sallaaaaaa......
Yarın da bi çiçek böcek olayına dalayım, bizim Fatma Girik'in de balkonunu kullanıma açayim. Onu da çiçeklendireyim de bizim apartman çiçeğe boğulsun ve bu apartman sahiplerinin çirkinlikleri örtülsün! Ahaaahahahaa...

Nasıl Gerginlik olmasın!!!

O şu an tamirciler geldiler ve şofbenin gayet emniyetsiz, eski ve doğal gaza uyumsuz olduğunu, şu an bozuk olmadığını ama her an bozulup, bizim farkında olmayacağımız hayati bir tehlike yaratabileceğini ve sorunun daha geçenlerde yeni tamir ettirdiğim doğal gaz saatinde olduğunu, sayacın ocağı çalıştırdığını fakat basınç gerektiren şofbeni çalıştırmadığımı söyleyip 15 liramı alıp gittiler.
Allam, şimdi ben arka apartmanda oturan bu ev sahibi dallamalarına gidip bi dalsam, ulennn desem, siz bizim hayatımızı hiçe sayıp, bomba niyetine mutfağa en az yirmi yıl önce taktığınız sakat şofbenle ve sürekli problem çıkartan saati ve evin bizden önceki problemleriyle bizi başbaşa bırakıyorsunuz ve üstüne bi de paramızı alıyorsunuz amınaaaaa koduuuuklarımmmmmm..... Yakacam ulan bu evi ..... sizi de yakacam uleeeen diye cinnet geçirsem yeri midir değil midir???!!!
Yok yok burdan taşınmanın ve bu şerefsizlere daha fazla para ödeyerek kendimizi enayi hissetmekten kurtarmanın zamanı gelmiştir!!!!!
Nedir ya bu!! Bedava mı otururuyoruz yahuuu nedir anlamadım ki.. Kötü ev sahibi insanı ev sahibi yaptırır mı bakalım görüceeezzzz!!!!

Geginlik Yokkkk!!!!

Yaklaşık üç gündür tel. ve adsl hattımız arızalı olduğu için kapalıydı ve şu an geldi ama sinirim hala tepemde. Kutsal bilgi ve iletişim kaynanığımı kaybetmiş gibiydim.Eve geliyordum ve kimseyle iletişim kuramıyordum,ve bu iletişimsiz ortam bana km'lerce uzakta olan dostlarımdan, arkadaşlarımdan ve ailemden gerçekten de uzakta olduğumu hatırlatıyor ve çok fena yalnız hissettiriyordu, şu an hala o duyguyu üstümden atmış diilim ki bunun başka bi sebebi de en yakınımızdakilerin lavuklukta bir numara olmaları ve onlarla iletişim kuramadığımız için kendimizi sürekli suçlamalarımızdır ki artık lavuk tavuk lalelerle arkadaşlık yapamıyoruz diye de hayıflanmanın manası olmadığını da kavradık tabii ama bu gerçek yine de bizim duygusallığımızı hafifletmiyor. Ve yine şofbenimiz bozuldu, ve yine ev sahibi tamiri karşılamıyor, onunla da bir posta kavga gürültü, 5 kuruş için götünü veren ..mına koduuumun götleri!!! Ve biz kazancımızın 4/3'ünü barınmaya verirken geri kalanıyla da bu göt lalelerinin evlerini doğrultmaya çalışıyoruz, Paralarımız havaya uçuyor yani.Ev mev de alamıyoruz, kafamız karman çorman her an bi delilik yapabiliriz. Bu arada ÖB yine şehir dışında, yarın Hüseyin çavuşu alma günüm ve hafta sonum Fatma girik ve Hüseyin çavuş ikilisiyle muhteşem olacak, bunu da taa derinlerden hissediyorum. Bi yandan da en yakınımızdakilerin kaprisleri, alınganlıkları, bencillikleri ve çözümsüzlükleri gerginliğimizi tavana vurdururken, hayatımız niye bu kadar zor ve etrafımızdakiler niye bu kadar acımasızlar yahuu ve ben hala duş alabilmiş diilim zira ..mına koduumun tamircileri gelmiş diil, pis pis etrafta dolanırken, bi yandan kafamda hesap kitap, bi yanda hayatımdaki yaşlıları ve hastaları avutma ve mutlu etme projeleri, bi yanda işime odaklanmak için harcadığım performans bi yanda .... banane yaaa ben annemi istiyorum yaaa, ona gitmek ve hiç bi şey düşünmeden istediğim kadar onunla kalmak istiyorum. Alllamm sen aklımızı koruu!!!!!