RSS

Şeytan!!!

Bu sıralar etrafımdaki yakın arkadaşlarımın hepsi büyük sorunlar yaşıyorlar. Çoğu da sağlıkla ilgili. Onlarla en ortak noktamız da benim ve sevgilim ÖB gibi yalnız olmaları ve bu dertlerle yalnız baş etmek zorunda kalmaları. Bana o kadar tanıdık ki bu durum o yüzden onların yaşadığı bu durum sebebiyle şunları yazma isteği uyandı içimde; Dayının olması ama yokmuş gibi davranması, bacının olması ama sorunu göremeyecek kadar umursamaz olması, teyzenin, kuzeninin, abinin, halanın, eniştenin, amcanın... olması ama ...... gibi.
Genellikle erkekler; dayı, amca, kuzen , abi gibi yakınlıkları olanların, öncelikleri her zaman kadınlarının ve kendi çocuklarınındır, sana en yakın kimse olması ya da ondan başka kimsenin olmamasını hiç ziklemezler. Aslında bunu umursamamaya programlandırılmışlardır. Kimin tarafından derseniz, şeytan karıları, şeytan sevgilileri tarafından. Yani ben her zaman sadece bizim ailemizde var sanırdım bu modelleri ama şimdi fark ediyorum ki, etrafımız onlarla çevrilmiş durumda.
Ben bir kadın olarak bunları söylüyorum çünkü kadınları çok iyi tanıyorum. İsteyen her kadın şeytan olabilir. Mesela ben istesem olamaz mıyım, hem de alası olurum lucifer'in ama benim zevk aldığım bir konu değil bu ya da vicdanlı bir insan olarak doğmuşum ya da aslında ben böyle yularlı erkeklerden hiç hoşlanmam, hatta onları insan yerine bile koymam, saygım sevgim yoktur bu tip erkeklere , belki de ondandır, bir şeytana dönüşememem.
Her zaman anneannemin torunu olmuşumdur ben, o her zaman saflık derecesinde iyi kalpli bir insandı ve herkesi olduğu gibi kabul edip hiç şikayet etmezdi. Gerçi ben onun bu durumuna kızardım zaman zaman ama o zaman da anneannem özlü bi söz eder, taşı gediğine oturturdu. Şİmdi bu etrafımızdaki kötülere dikkat çekmek istediğim bu cümlelerimi yine anneannemin özlü bir sözüyle noktalıyorum:" şeytanın amı yaş, torbası boş olurmuş" O yüzden bırakalım bu modeller, amcukları yaş ama torbaları boş olarak bu hayatı yaşadıklarını sanıp, dursunlar!

Firar Etmesin Aklım Başımdan!!!!!

Kararsızlık!!!

bugün evde kahvaltı yaptığım halde, Çapa'da inip, sevdiğim simitçide büyük çay içip, ay çöreği yedim. Ben aslında simit cafelere çok sinir oluyorum ama buraya bi hayranlığım var. Belki de üst katını fazla gürültücü insanların kullamaması, müzik sesinin rahatsız edici düzeyde olmaması ve çalışan personelin, simit cafede çalışanlardan beklenmeyecek kibarlıkta olmaları olabilir.
Aslında otobüse binerken SH'ye gitmeye karar vermiştim ama otobüste panikle uyanınca, yine durağı kaçırdım sanıp hemen kendimi en yakın durakta inmeye çalışırken buldum. Tabi bu reflex bi hareketti ve inince de Taksim'e kadar gideceğim aklıma geldi ama iş işten geçmişti ben de uykum açılsın diye ve bütün haftasonu aklımı meşgul eden bi konuyu düşünmek üzre simitçiye attım kendimi zira zaten bu konuyu sonladırıp zihnimi özgür bırakmam lazımdı. Bu konu hakkındaki kararım doğrultusunda kazançlarımı ve zararlarımı tartmam lazımdı. Zaten sırf bu konuyu düşünmekten beyin amcıklaması olup, iki hafta önce kararlaştırılmış bi arkadaş toplantısının tarihini aklımda başka bir güne yerleştirmem yüzünden şunlar oldu; ben harıl harıl evde bu buluşma için beraberce yiyeceğimiz yemeklere son rötüşlerini verirken,telefonum çaldı ve ellerim yağ içinde çağrıyı cevaplamak için telefonu açtığımda karşıdaki ses "eee DŞ nerdesin, gelmiyor musun?" diyordu ve ben hala saf saf "nereye yaa" diye sorunca yine karşıdaki ses " aa inanmıyorum yaaa, sen bugün olduğunu bilmiyor musun" dedi; ben ayıp "anaaa , yarın diil miydi ya, ben de hala börek çörek yapıyorum yarına" deyince , karşıdaki ses de en az benim kadar hayal kırıklığı içinde " walla DŞ senden başka da kimse yanlış anlamamış, herkes burda, tam kadro, artık yaptıklarını oturur kendin yersin" dedi; tabi ben bi de herkesin tam kadro geldiğini de duyunca bi üzüldüm bi üzüldüm; sonra telefonu kapatıp, bi yandan ağlayıp, bi yandan hali hazırda pişmiş olanları ağzıma tepmeye başladım, sonra ÖB geldi mutfağa beni bu halde görünce bir şok da o geçirdi. Bu durumumun sebebini anlatınca o da "sen böyle şeylere çok dikkat ederdin güzelim, nasıl oldu bi iş deyince" ben daha da üzüldüm. Nasıl olacak, kafamda başka bir tilki dönerken ve ben o tilkiyle ilgili komplo teorileri üretirken oldu olanlar.
Neyse simitçide otururken kararımı verdim. Sonra annemi aradım, böyle böyle dedim, o da "tamam olur, sen bilirsin" deyince ben iyice rahatladım.Aslında bi karar vermek beni rahatlattı.
Olan bizim buluşmaya oldu, üzüntü ve kararsızlık sıkıntısı yüzünden ağzımda aftlar çıktı. Fakat bu işten tek karlı çıkan kişi de benim obur sevgilim ÖB oldu. Bi yandan benim halime gülüp bi yandan da " ooo artık üç gün evde parti yaparız biz bu yiyeceklerle" derken bi yandan da yaptığım lezzetli şeyler için "şöyle yeriz, yanına yumurta kırarız, çay yaparız, kahvaltıda da süper olur " diye planlar yapıyordu.

Karlar yağar, yağar yağar ağlarım,.....!!!

Bu yukarıya yazdığım başlık aslında bir şarkının nakaratı lakin hiç bir şarkıyı ezberleyemeyen bir hödük olmam bi yana bir de bilmediğim sözleri biliyormuş gibi uydurarak söylemem de çok fena bişi. O yüzden şarkının geri kalanını nokta nokta şeklinde yazıp, bilenlere bıraktım tamamlamayı.
Evet kar yağıyor, aralıksız hem de. Cemreler düşmüş ama mevsimler de amcırdı insanoğlunun vahşiliği yüzünden. Hava soğuk mu soğuk, üstelik bizim orası Trakya bölgesine daha yakın olduğundan dolayı, kar ve tipi birbiriyle yarışıyor. Kar güzel ama sıcak evinde, elinde sıcak bir bardak çayla ve fonda sakin bir müzik eşliğinde camdan seyredersen yoksa her sabah kalk, koştura koştura otobüse yetiş, otobüs kardan kıştan, küçük viteslerle, minik minik ilerlesin, saatlerce otobüs yolculuğu yaşa ve kırk tane araç değiştir, sonra gel buz gibi soğuk ve rutubetli atölyeye, sonra burda kıçın dona dona çalış sonra akşam uyku saatine anca yetişebileceğin yolculuk çilesini çek, sonra...... Amaaaaan neyse işte kar güzel bişi gene de , biraz iyimser orospu tadında takılalım bakalım, belki kandırırız kendimizi:))

"Hasta:Doktor neyim vaaarrrr?, Doktor: Neyin yok ki!!!!"


Yine grip oldum, evde yatacak yeri olmayan ben, dört gün boyunca kendinden geçmiş bi vaziyette yattım, sonra doktordan kaçış yok diye düşünüp doktora gittim, bi sürü ilaç alıp eve döndüm. Ve on günün sonunda, bugün ilk defa evden çıktım. Daha iyileşmemiş olmamın verdiği sersemlikle mi yoksa SH'nin "koca kadın oldun hala bi doktor yüzü görmedi şeyin, senin yaptığını köydeki Fadime yapmaz" aşağılamalarına bir son vermek için mi yoksa sevgilim ÖB'nin doktora gitmememe verdiği sitemlerden bunaldığım için midir nedir, sabah sabah kalkıp hemen doktordan randevu aldım ve bir tabumu daha yıkarak jinekolojik bir muayene oldum. Tabi gidene kadar on kere vazgeçtim, bi cafeye oturup, kendime kurbanlık koyun muamelesi yapıp, bi saat kadar kendime acıdım, sonra bu işin kaçışı yok diye kendime telkin verip, doktorun yolunu tuttum. Önce yanlış bi bölüme gitmişim, hemen içimden bu bana bir işaret galiba deyip, burdan atölyeye kayayım, sorarlarsa bulamadım döndüm derim diye düşündüm ama sonra SH'yi aradım, ondan azarı yiyip, tıpış tıpış doğru adrese doğru yönlendim, koca kadınım canım, SH haklı biraz kendime güvenli bir birey olup, bu işi yapmalıyım, çocuk muyum canım diye düşünmeye çalıştım sonra polikliniğe vardım, o kadar kalabalıktı ki, ordan bir an önce çıkmak istedim ama sağlık kartımı vermiştim, acaba gitsem de sonra mı gelip alsam kartımı unutmuşum desem diye düşünürken, soluk benizli , ameliyat kıyafeti giymiş bir kadın benim adımı seslendi, ben de ayağa kalktım, buyrun derken ben o sırada, allaaam ne de sevimsiz bir doktor diye düşündüm, odaya girince içerde güler yüzlü, beyaz önlüklü güzel bir kadın beni karşıladı, meğersem o gördüğüm soluk benizli, korku filmi karesinden fırlamış ve ameliyat forması giymiş kadın, bizim sevimli doktorun asistanıymış, neyse bunu anlayınca içime su serpildi. Sonrası çorap söküğü gibi geldi işte: Korktuğum kadar ve hayal ettiğim kadar ilkel değilmiş bu muayene. Biraz acemi olduğumu hisseden doktor da bana gayet nazik davrandı. Ben de komutlara uyarak, işin çabucak ve kolayca bitmesini sağladım. Allahtan bir sorun çıkmadı, hiç bi şeyim yokmuş. Tabi bu muayenenin asıl amacı smear testiydi, şimdi onu da yaptırmış olmanın rahtalığındayım. Artık testin sonucunu beklemekten başka bi işim kalmadı. Ohhbeah, bi işten daha kurtulmanın hafifliğindeyim o şu an . Ve tabii ki bu testin öneminin de farkındayım.
Haa bi de bu yazıyı, illegal bir şekilde yazmanın kızgınlığını da belirtmek isterim. Yakında her boku el altından yapar olmak, her gün yeni bir yasakla karşılaşmak ve bütün bunlara rağmen, hala çoook demokratik bir ülke olduğumuza dair telkinlere maruz kalmak ne alaaaaa....!!!!