RSS

Ötmek istiyorum viran bağlarda...

Tam Ortasındayım...



Bunu dinliyorum kaç günlerdir. Ben ilkokula giderken, trt'de gösterilen MFÖ konserlerini dedemin kasetçalarını kullanarak kaydetmeye çalışırdım, tabi o zamanlar kablo yok bağlantı yok, koyardım boş kaseti, açardım tv'nin sesini, sonra record tuşuna basıp nefes bile almadan kaydolmasını beklerdim, o an kulağımızla duyduğumuz her ses de o şarkılarla birlikte kasete kaydolurdu ve bu yüzden sürekli herkesi azarlardım, ses çıkarıyorlar diye, özellikle anneannem çok çekmiştir benden, hiç bi şey yapmasa, illa bi ses çıkartacak bi şey başına gelirdi, ben kıyameti koparırdım, sonra "yavrum ben yapmadım"diye yeminler ederdi, o zaman ben kendimi yerlere atar tepine tepine ağlayarak yaa sussana anneanne yaa, hep senin sesin kaydoldu şimdi diye ortalığı karıştırırdım, sonra dedem gelir beni yerden kaldırıp teselli ederdi. Anneanemi fırçalardı. Ama anneannem yine bana hiç küsmezdi, yine gelip sarılır, öperdi, tüm hırçınlığıma rağmen. Şimdilerde aklıma geldikçe üzülüyorum keşke anneanneme böyle davranmasaydım diyorum, nerden bilirdim ki, bir gün internet denen zavazingodan istediğim zaman bunları dinleyebileceğimi.....

Bi Simitten nerelere.....

Biraz önce şahane bi kahvaltı ettim amma lakin simitsiz geçen kahvaltıya kahvaltı der miyim ben(?) Demesem ne fayda, sanki hayatımda bi simit eksikmiş gibi davranmam da benim zavallılığım işte.

Şu an simitsiz kahvaltı ediyor olmam'(dan geldiğim nokta da içler acısı tabi), istediğim hayatı yaşayamamam, hep ofsayt pozisyonlarda olmamın tek suçlusu dedemdir. dedem bana savaşmayı öğretmedi ki, hep "sulh içinde olun yavrum, kötülük edene siz iyilik edin yavrum, zalim olmayın yavrum" diye diye beynimizi sikti. Şİmdi de savaşmayı bilmeyen, hayata karşı taktik geliştiremeyen, planlı davranamayan bi aptala döndüm. Tabi dedem nerden bilebilirdi ki, insanoğlunun da gelişip, değişmeye devam edeceğini, daha da şeytanlaşacağını, onun bildiği tek savaş kurtuluş savaşıydı.

Ama en azından bunu farketmiş olmam da benim gibi bi mal için bi gelişme. Şİmdilerde, zalim olmamak adına ki n'apalım böyle büyütüldük, bazı şeylerin asgaride halledilmesini beklemeyecek kadar aceleci olmadan ki bunca zaman beklemişim, doğduğum ülkeye gitme ve bi süre orda yaşama planları içindeyim. Hayatıma bi reset atıp, yeni programlar yükleyip, bi birey olup kendi hayatımı kurmadan da ordan dönmemeyi kendimin borç hanesine yazdım bile, tabi hayat bana daha yaşayacak zaman verdiyse, bunu başardığımda, yani doğduğum yerde sabah için alıştığım simitleri bulamayacağıma eminim ama yerine başka bi şey mutlaka bulacağım, hayatımın başladığı noktaya geri dönmek şu anki pozisyonumda bile içimde bi kıpırtı oluşturmaya yetiyoru.


mallıktan n'aptığını bilememe hali...

Kendime o kadar boş verdim ki, gece gece eve gelip dünyanın yemeğini yedim, üstüne bi saat pacman oyunu oynayıp zamanımın amına koydum, şimdi de dişlerimi fırçalamadan uykuya vermek üzereyim kendimi, öyle ki, lap topu bile ÖB'nin yattığı tarafa iteleyivereceğim. hatta şimdi aklıma gelen, şu sıralar yıkama işlemi bitmesi kuvvetle muhtemel olan bulaşık zavazingosunu kapatmaya bile gitmeyecek ve sabaha kadar o kırmızı düğmesinin yanmasına izin vereceğim lakin gece bi kaç kere kalmak artık elzem olduğundan aklıma gelen ilk gece kalkışında kırmızı düğmeyi kapatırım herhal neyse ben uykuya gider.......

İYİ GECELER......

Nina Zilli feat.Giuliano Palma - 50mila


Selmus sayesinde tanıştığım bu şarkı, şimdi ucuz şarabıma meze oluyor, amına koduumun hayatı güzelleşiyor......


Ucuz şarap, dünyayı güzelleştiriyor.....;Nunc vino beautifies mundi........


Güzel günler bizi bekler.....



Yıllardır geçen günlerimize ağladık,
boşa çektiğimiz küreklere, emeklerimizin kül oluşuna,
hayatta bir sokak kedisi kadar kimsesiz olduğumuzu hissetmemize falan filan....
Kaç gündür bu meseleleri düşünüyorum, etrafıma bakıyorum, arkadaşlarıma bakıyorum,
hepsinin en az bizim kadar yalnız olduklarını görüyorum.
Hayatta vicdan sahibi olmanın ne kadar büyük erdem olduğunu anlıyorum.
hayatın kendisi vicdansızken, merhametsizken, insanlardan bunu beklemek
büyük bir iş olur diye düşünüyorum.
Herkes büyük bir varolma yarışı içindeyken, sadece kendini düşünürken,
bencil bir insana dönüşüyor.
Bizim Fatma Girik'i düşünüyorum mesela,
o bu hayattaki en yalnız bırakılmış insanken,
merhametli ve vicdan sahibi ÖB hayatına katılıyor,
ve bu kimsesizliğinden kurtuluyor.
Şİmdilerde ise ben de ÖB'ye eşlik ediyorum.
Bu dünyadaki en zor hayatı yaşıyor olabiliriz ki bu da göreceli bir duygu olabilir.
Bu sabah, kendimizi gerçekten çok yalnız hissederken, birden umutlanıyorum,
düşünmeye başlıyorum,
Zekamız ve insancıl duygularımız sayesinde,
ve biraz da kendimize olan özgüvenimizin eşliğinde,
Aslında Hiç bir zaman bizimle olmak istemeyen,
ve bizimle iyi kötü şeyler paylaşmak istemeyen kimselerden,
medet ummaktan vazgeçmemiz gerektiği kanısına varıyorum.
Çünkü aslında ben yalnız değilim,
ÖB yalnız değil, Bizim Fatma Girik yalnız değil.
Kendimizi yalnız olarak addetmek,
kendimiz küçümsemek, hakkettiğimiz değeri,
kendimize yakıştıramamak ve
şimdiye kadar yaptıklarımızı küçümsemek olur diye hissediyorum.
O yüzden benim hala umudum var,
Bazen yorgunluktan, gösterdiğimiz insanüstü çabadan,
umutsuzluğa kapılıyoruz, sonra hırçınlaşıp,
sağa sola saldırıyoruz, başkalarından yardım eli bekliyoruz,
beklentilerimiz karşılanmayınca da, daha da saldırgan oluyoruz,
kendimizi daha da yıpratıyoruz.
Halbuki kimseden bi beklentimiz olmamalı,
kimseyi sahiplendiğimiz dertlerimizi paylaşmaya zorlamamalıyız,
bu davranış da en az hayatta yalnız bırakılmak kadar bencil ve merhametsiz, faşist bir tavır olur ki bu da gerçekten bizim kendimizle çelişmemize sebep olur.
Bu sabah büyük bir umutla uyandım. Zihnim bütün saçmalıklardan arınmıştı, belki deliksiz bir uyku çekmenin sayesinde kendimi güçlü , mutlu ve umutlu hissiyorum. artık yaşamaya devam diyorum, kızgınlıkları ve gereksiz her şeyi bi arkada bırakmak gerek diyorum.....
hadi bakalım....:))))

Uykusuz!!!

Saat şu an tam olarak 00.46 aslında eski saate göre 01.46 ve bendeniz şaşılacak derecede uykusuzluk çekiyorum. Bir yandan da sol omzum sırtıma kadar tutulmuş vaziyette acılar içindeyim, uyusam unutacağım acımı ama uyku yok, kronikleşmiş bir tutukluk var onun yerine.

Eskiden uykusuz gecelerin ilaç programı diye tv şeysi vardı artık şimdilerde onlardan da yok, ya da var da artık bana ilaç gelmiyor. Beni ancak uykusuz gecelerin ilaç blogları kurtarır diye düşünüyorum ve biraz önce bu kaydı yazmazdan önce yaptığım gibi, "next blog" diyorum, gerçi o iş de beni bu kayda sürükledi ama olsun.Hadi ben kaldığım yerden devam edeyim ilaç bloglar gezime...