Şİmdilerde ise, zaten yaşama karşı doğuştan isteksiz olan ben, zoraki yaşadığım hayatta da istediğim tek şeyi, iyi bi fotoğrafçı olmayı başaramadım ve bir gün ölürsem o anımda yaşadık ama en azından istediğimiz bi şeyi yaptık bile diyemeyeceğim. Oysa ki nelere, ne durumlara, ne parasızlıklara, ne tavizler boyun eğmiştim bu işin peşini bırakmamak için sonra itiraf ediyorum, bi şeye küstüm ve fotoğraftan uzaklaştım ve evlendim, evlenince beni çok seven birinin yanında daha yaratıcı, daha mutlu ve daha az yalnız hissederim, daha az kırılgan olurum sandım ama olamadım, evlenince her şeye küstüm, sonra işte bu durumdayım. Şİmdi bu işin içine beni bizatihi kendim soktum, yine kendim çıkartacağım, aşkım, sevgim, karnımı doyurdu ama ruhumu doyurmadı,bilakis ruhumu hasta etti, beni benden tiksindirdi ama bence hayatta aslolan da ruhun doymasıdır, insan bi şekilde karnını nasıl olsa doyurur!!!
Burdan genç kızlara , genç erkeklere bir nasihat vermem gerekirse, aşk karın doyurur doyurmaz bilemem ama ruhunu doyurmuyorsa ve birey olarak seni sana ezdiriyorsa , o aşktan hayır gelmez, en kısa zamanda uzaklaşıp, biraz acı çekerek de olsa , yaşanacak şu fani olduğu kadar acımasız ve kırıcı olan, çelişkilerle dolu hayatta birey olarak kendi hayatınızı, az acı ve az kırıcılıkla hatta az mutluluk, az huzurla geçirmek kimseye çok değildir.
0 comments:
Yorum Gönder