RSS

Yeni Hayat!!!

Bloguma yazı yazmak için on tane sayfaya girmemenin ve içimden dışımdan yasakçı zihniyete küfürler eşliğinde sayfaların açılmasını beklememenin dayanılmaz hafifliğindeyim şu an!!!

Yeni hayatımıza alışmaya çalışırken su gibi para harcıyoruz, yok suyu açtır, elektrik, yeni internet, aaa bu modem de buna uyumlu diilmiş, nee yenisi 165 ytl mi!!!, mecbur alıcaz, ne doğalgaz yok mu, ee tüpe mi çevrilcek ocak, kaç para, yapma yaw, bi de tüp alıcaz tabi, ohaaa 95 lira mı, bi tüp mü, haaaa adaptörü içinde mi, aman ne güzel:(....

Yolları bilmediğimizden sürekli kayboluyor ve otobandan kımıl kımıl giderken bile yan yollara geçişleri kaçırıp km'lerce yolu boşa gidip dönüyoruz. ÖB araba kullanırken ben de co-pilot kıvamında sürekli tabelaları takip edip önceden uyarıyorum sevgilimi; sinyal ver, sola geç, dönüş var birazdan, evet evet burdan, aaa yok yaw burdan diilmiş, pardon, nerdeyiz biz şimdi, neyse başka bir giriş var bak , sağda, sinyal ver geç geç geç.......

Ömrü hayatında sevgilimi ilk kez bu kadar ağır hastalandığına şahit oluyorum, ağır bir grip; buraya geleli nerdeyse iki hafta olacak ama doktora, ilaca rağmen hala geçmedi.

Artık eskisi gibi birbirimiz sık sık göremiyoruz da yeni hayatımızda. Eskiden arada bi öğle yemeklerine çıkıyorduk, Fatma Girik'de buluşup üçümüz yemek yiyorduk. Yine üçümüz akşamları şakalar komiklikler eşliğinde birbirimizle vakit geçiriyorduk. Şimdi ise, ÖB eve çok geç geliyor, geldiğinde ise inanılmaz yorgun oluyor. Haftaya da şehir dışı seyahatleri başlıyor. Yarın birgün ben de tam zamanlı işe başlayınca artık birbirimizi hiç göremicez:((

İki gün önce ben de ilk Beylikdüzü- İstanbul seyahatimi yaptım. Çift katlı otobüsle TEM den tam bir saat 45 dakka sürdü yolculuğum. İşlerimi halledip eve dönmem akşam 19.30 'u buldu. Dönüşü metrobüs+minibüsle yapmam bana tam 45 dakka kazandırdı.

Cumhuriyet bayramımız münasebetiyle bir gün tatildik, başbaşa bi gün geçirdik, yeni semtimizi dolaştık ama sonra ÖB hastalığın etkisiyle halsiz düşünce eve döndük. Zaten şaşkınlığımızı hala atamamış vaziyette, bu yeni evi, yeni işi, yeni semti algılamaya çalışıyoruz, öte yandan yalnızlığın da dayanılmaz hafifliğindeyiz. Sanki ikimizi bi başımıza bir labirente koymuşlar da biz de birbirimize tutunarak yol almaya çalışan iki kobayız; her şeye yabancı, iki şaşkınız; ailemiz, sevdiklerimiz, alışkanlıklarımız, her şey bizden çooook uzakta kalmışlar hissiyatinda, sorunlarla boğuşan iki şaşkın.

Gerçi biz iki şaşkın her yerde, her zaman yalnızdık ve kimseyi kaderiyle yalnız bırakmayan, her sorunu çözmeyi görev edinen iki şaşkındık ama bu sefer bu koca şehirdeki yeni hayatımızda bu yalnızlığımız bizi biraz hırpaladı ve bitap düşürdü ama yıkılmadık ayaktayız hahha..hahaha...:)))!!!

Kendi tercihlerimizin sonucunu yaşıyoruz şu an . Buraya bi amaç için geldik. Yeteneklerimizi, zekamızı , eğitimimizi, bizi biz yapan özelliklerimizi daha iyi kullanabilmek, sınırlarımızı zorlayabilmek ve sıradanlığın gazabından kurtulmak için geldik.

Hayat şu an bizim için kapağı yavaş yavaş açılan bir pandora kutusu kıvamındayken, biz de merakla o yavaş yavaş aralanan kutudan çıkacaklardan nasıl etkileneceğimizin telaşı ve heyecanı içinde kıpır kıpır kıpırdanmaktayız.

0 comments: