RSS

Yeni hayat ve ilk kıpırdanmalar!!!!


Yeni hayatımda bloguma gereken önemi veremiyorum zira burda zaman ışık hızında akıp gidiyor. Sabah ne kadar erken kalkarsan kalk yine de evden çıkmak için hep geç oluyor ve hep bir telaş içinde, tıklım tıkış otobüslere binmek için içimden dualar ediyorum. Geçen gün de hayatımda ilk defa bir üst geçitten karşıya, metrobüs durağına geçebilmek için sıraya girdim. Arkamdakileri umursamadan, pandik yer miyim biri çantama dalar mı diye umursamadan kendimi merdivenleri tırmanan kalabalıkla birlikte senkronize bi şekilde koşarken buldum. İlk gelen metrobüse atladım, bir sonrakini bekleyip oturma planları yapanların aksine. Zaten yolları, durakları bilmiyorum bi de yanlış bi yerde inersem, doğru yolu bulmak için zamana ihtiyacım olabilir düşüncesiydi beni ilk gelen ve kapıları açılır açılmaz dolan otobüse binmeye zorlayan. Ama şikayet değil bütün bunlar. Hayata yeniden katılmaya başlamış bir kişiliğin etrafında olan bitenler sadece. Bu arada yeniden ışıkla oynamaya, flaşları kurup kaldırmaya, ışık ölçüp, makina tutmaya, deklanşöre basmaya da çoktan başladım. Hatta bugün bile bir çekimim vardı fakat teknik bir sorun sebebiyle yarına ertelendi.
Sevgilime gelince, artık birbirimiz çok az görüyoruz, bazen ben eve dönemeyecek kadar geç kalıyorum ve SH'de kalıyorum. Bu olağan dışı zamanlar dışında onunla evde buluşuyoruz akşamları. Bazen benden önce geliyor, yemeğini yemiş ve salondaki mor kanepemizde şekerleme moduna geçmiş buluyorum onu. Eğer ikimiz de çok yıpranmış ve yorugun değilsek bir iki saat sohbet ediyoruz, önceden açık olan ama şu an pimapenle kapatılmış balkonumuzda; ilk sohbet konumuz hep Fatma Girik oluyor. Onunla ilgili anılarımızı konuşuyoruz, gülüyoruz, sonra ikimizin de gözleri doluyor, özlüyoruz haliyle. Zaten iki odalı evin ikinci odasına ikimiz de yerleşemiyoruz bir türlü, Belki Fatma Girik'in odası olur orası diye konuşuyoruz ve atıl bir durumda, işlevsiz öylece duruyor o oda.

Bugünkü çekim yarına kaydı aslında iyi de oldu çünkü bu akşam bi de ÖB'nin yıllardır görmediği ve benim kadar yabancı olan kuzenine yemeğe davetliyiz. İkimiz de merakla E. Abiyle tanışmak için can atıyoruz zira ÖB'nin çocukluğundan beri görmediği ve benim de bir masal gibi Fatma Girik'den dinlediklerimle tanıdığım E. Abi bizim buraya geleceğimize sevinen yegane akraba olarak biz gelmeden bize ev bulan ve bizi büyük bir eziyetten kurtaran bir hero tadında bir kişilik benim için. Ve hatta akrabaya bakış açımı yumuşatan bir zat-ı muhterem de diyebilirim daha hiç tanışmadığım E. Abi için. Biraz abarttım galiba ama insan en yakınındakinden ilgi, sevgi, alaka, insanlık göremeyip de hiç tanımadığı bir kuzenden içtenlik, sıcaklık, büyüklük görünce böyle amcırıyo demekki!!:))) Zaten Bizim Fatma Girik'i de bayramda seyranda arayan tek yeğen olarak daha önce de nam salmıştır kendisi!! Aslında ilk biz davet etmiştik E.Abiyi ve eşini ,bir tanışalım, bir teşekürlerimizi sunalım diye ama onlar sıralamayı değiştirdiler. Bakalım Hayalimdeki hero E. Abi nasıl biri???

Kullanılan görseller:Gürbüz Doğan Ekşioğlu; Hastasıyım

0 comments: