RSS

Cennete Bi Gidiş-Dönüş Lütfen!!!

Evime ulaştığımda, her zamanki gibi annem beni benzincide elinde ineceğim dolmuşa verilmek üzre hazır tuttuğu bozuk paralarla bekliyordu. Çıkıştım ona hemen:" Ya anne bi izin vermiyorsun, evimin kapısını kendi anahtarımla açmamı, çocuk muyum ben; walla bi daha gelicemi haber vermicem yaw, cıkcıckcık..."diye ama beni ciddiye almadı tabi hatta "çok konuşma hadi, ben çocuklarımı sokakta bulmadım, öyle başıboş bırakamam"dedi. Aslında ne yalan söyliim bu sefer pek tepki vermedim zira annemin sevgisini ve ilgisini özlemişim.
Yüküm olmadığından , bakkaldan çavdar ekmeğimizi alıp 1.5km'lik yolu, sağımızdaki solumuzdaki zeytin ağaçları eşliğinde yürüdük, saat daha sabahın 08.00'iydi ama acayip sıcaktı. Eve vardık, hemen kahvaltı, ardından bi telefon; kardeşim, özlemiş beni, son kavgamızın üstünden bir yıl geçmişti, o günden beri görüşmemiştik tabi tel. konuşmalarını saymazsak. "Gelsene" dedi bana ben de "sen gel yaw denize gireriz burda, şimdi İzmir yanıyordur bunalırız orda" dedim O da hiç ikiletmedi "doğru lan ben gelim hadi" dedi ve üç saat sonra evdeydi:))
Annemin keyfine diyecek yoktu. Rahmetli Fehmi amcanın bisikletini de alıp, üçümüz denize gittik. Ohh öyle güzeldi ki. Uzun süredir ilk defa bisiklete binmenin, yüzmenin, kardeşimle şakalaşmanın, annemle suyun içinde boğuşmanın keyfini çıkarttım.
İlk akşam Kardeşim mangal yaktı, yedik de yedik, yanında da biraları götürdük. annem de yok ben o kadar içmem diye diye yarım benim biradan yarım kardeşiminkinden derken nerdeyse bizim kadar birayı hüpletip kikir kikir kikirdemeye başlayınca asıl eğlence o zaman patladı. Ama sonra, çektiğimiz videoyu seyredince o halde bile bizimle kafa yapanın annem olduğunu farkettik ve bu sefer de annem bizimle bayağı eğlendi.hahahaha... çok komik kadın yaw şu annem!!!:)))
Site öyle güzel olmuştu ki, sanki bolluk ülkesine gelmişim gibiydim. Her yer yemyeşildi. Bahçelerdeki meyve ağaçları artık üstündeki meyveleri taşımaktan yorulmuş, kollarını toprağa doğru indirmişti. Herkes reçel sevdasındaydı, en çok da kayısı, her evin bahçesinde güneşte dinlenmeye bırakılmış, üstü tülbentle örtülmüş kayısı reçelleri vardı.
Son günümde annemle deniz dönüşünde kapımızın önünde bir leğen dolusu dalından yeni toplanmış vişne karşıladı bizi. Laz komşumuz tam üç tane vişne ağacının dallarını basan meyvelerini konu komşuyla paylaşıyordu. Hemen herkesin kapısının önünde içi meyve dolu leğenler görülebilirdi. Eeee çok olunca millet de n'apsın birbirleriyle paylaşıyordu, ne güzel.
O kadar vişneyi bir arada görünce benim gözüm döndü tabii, duşu muşu es geçip, tuzlu bedenim ve yaş bikinimle, hemen balkona yerleşip vişneleri çekirdeklerinden ayırmaya başladım, bi yandan arada ağzıma atıyor bi yandan da anneme" anne bunların hepsini reçel yapalım" dedikçe annem" kızım delirdin mi, o kadar vişneyi nasıl ayıklıcaksın, delirirsin aç gözlü kızım benim"diye dalga geçiyordu. Hakkatten de bi süre sonra yıldım, "aman doğru ya yeter bu kadar kalanı senin olsun anne" dedim ve kalktım vişnenin başından ama sonra pişen reçeli 6 kavonoza zor sığdırınca ne kadar çok vişne ayıkladığımı da farkettik!:)) İnsan aç gözlü olmaya görsün.!!!
Tabi denizden ve meyvelerden, biradan, şakadan komiklikten artakalan zamanlarda da annemin laptopundaki baş belası vistayla ilgili sorunlarını çözmeye çalışmaktan nete de giremez oldum, zaten annemden de pek fırsat olmadı zira bizimkisi laptop recai olmuş, bi de akı boku yüklicem diye aletin ..mına da koymuş, sürekli bi "DŞ yavrum bi yukarı gel, bişi oldu, bi yukarı gel şu ne demek , şunu nasıl yapıyorduk" diye diye benim de beynimi şey etti durdu. Ama tabi bu laptop olayı anneme çok yaramış, artık nerdeyse aramızda kuşak farkı kalmamış hhahaha teknolojik anne olmuş çıkmış, her şeyi nette yapıyor, gazeteleri nette okuyor, her yenilikten haberi var, kendine thunderbird bile indirmiş, maillerini direkt ordan kontrol ediyor bi de her yeni çıkan kitaptan haberi var ve daha neler neler...:))
Bu arada Kardeşim geleli üç gün olmuştu ve gariptir hiç kavga etmedik, galiba çok özlemiştik birbirimizi, denize gittik, sahildeki çıtırlarla eğlendik, akşam gelsin biralar gitsin mangalda yemekler, salatalar. Çok güzel günler geçirdim. Sonra kardeşim döndü, iş güç tabii, üç gün sonra da ben döndüm.
Annem ve kardeşim " bi dahaki sefere hadi inşallah maşallah temelli gelirsin ÖB'le " diye bana temenni de bulundular, Hatta bi ara kardeşim tekrar İstanbul' a gitme ihitimalini konuşurken annemin morali bozulmuş,"Maden aynı ülkede yaşıcaz ne diye uzaklara gidiyordunuz be çocuğum, gittiniz zamanında döndünüz geri artık yakınımda olun, artık çok uzakta olmanızı istemiyorum" diye gönül koydu bize.
Çok güzel günlerin ardından buraya döndüğümde burdaki hayatımdaki değişikleri henüz farkedemedim ama sanal alemde neler neler olmuş; mesela Nakhar vize alamamış; üzüldüm; Hüthüt kuşuna deli saçması bi yorum gelmiş, çok tepki alınca yorumun sahibi şaka şaka diye geçiştirmiş, pigmelerle dans eden Uganda'ya geri dönmüş; Diagonal Öss'ye girmiş, nişanın yapmış, Gay kedi yine her zamanki istikrarlı güncellemelerine tam gaz devam etmiş, mahallenin delisi hasta olmuş; persona filmlerle ilgili yazılarına devam etmiş;timeconsuming İstanbul'da yaşamaya başlamış; doktor bora eski karadeniz turunu yüklemiş yine en başa, tabi diğer blogda hastalarından öğrendiklerini nonstop aktarmaya devam etmiş; readerdan okuduğum bloglarda da bazıları yazmış bazıları aynı kalmış; blogunu güncellemeyenler de hala harekete geçmemiş......!!!! Yani sanal dünyamda hayat devam etmiş, tecrübeler, duygular akıp gitmiş....
Şimdi ben de kaldığım yerden devam etmeye başladım, bakalım....

3 comments:

allende dedi ki...

Ne iyi ettin de geldin.Sevgi için kat edilen her kilometre çok değerlidir.Gönül kırgınlıklarının yaşanmayacağı güzel günler geçirmeni dilerim.

arzın merkezine yolculuk dedi ki...

Zaten benim gönlüm kırılmamıştı, ben delirmiştim sonra sakinledim, çözdüm, mantığım kabul etti çözümlerimi, tabi bunları kendikendime, zihnimde yaptım yoksa yok gönül kırıklığı falan.
sevgiler allende
artık güncellemeler bekliyoruz senden, bilmiyorum, tatile de başaldın artık hadi bakalım:)

Nakhar dedi ki...

kaderin cilvesi ne aratırken ne buldum :) kafaya takınca hiç kurtuluş yok ummadığın anda karşına çıkıveriyor işte :) ama atlattım sayenizde gitti :)