RSS

Çılgınlığın dibine dibine!!!

Şimdi kalk taaa Küçükayasofya'dan, Beyliğindüzüne git. İki buçuk saatin yollarda geçsin, cebinden sayılı para, telefonun yok, internetin yok, evde yiyeceğin yok, yanında sevgilin yok, arkadaşın yok, dünkü gibi bi de elektrikler de olmazsa, onca yolu gittiğime mi yanacağım, elektriksizliğe mi, yalnızlığa mı, teknolojisizliğe mi, kimseyle iletişim kuramamaya mı, allaaam acaba gitmesem de bu gece SH'de mi takılsam acaba? Yok bi de ben bu sabah evden çıkarken, buzdalobı da uzun süre cereyansız kalmaktan sinyal verip duruyordu, eve gittiğimde eğer elektirik varsa, onu da super soğutma moduna getirip normal soğukluğuna da döndürmem lazım ya da, kendimi yaa aman siktir et sokarım buzdolabına, biraz rahat insan olayım moduna mı döndürsem, hangi modu döndüreceğimi bilememezlik içindeyim o şu an.
Acaba bugün skype dan  5 euroluk konuşma satın alıp, dünyanın en pahalı aramalarını yapmanın çılgınlığına, bu rahat insan modunu da ekleyip, çılgınlığın dibini mi görsem, Hahahha kırkından sonra  böyle şeyler çılgınlığın dibi sayılıyor işte.
Böff ne sıkıcı bi insanım o şu an ya, hem sıkıcı hem kararsız. Ben dedim ama sevgilim İZmir'e giderken ben de geleyim, ben anamla kardaşımla takılırım sen de işine toplantına gidersin beraber döneriz dedim, yok dedi iki günlüğüne gitme annenlere ayıp olur dedi beni caydırdı. Oysa gitseydim oraya, buraya da böyle sıkıcı ve aptal cümleler yerine, bir izmir macerası, bi iki arkadaş , okuldan bi iki hoca muhabeti, kardeşimden bi iki çapkınlık hikayesi döşeyiverirdim. Bunun yanı sıra Kordon' da bizim çocuklarla, çimlere yayılır,  iki cigara içer, iki soğuk bira hüpletirdik.

0 comments: