RSS

Gitmek mi zor Kalmak mı ???!!!!

Tatildeyken aldığımız haberi, tatilin verdiği huzur ve rahatlık sebebiyle, mutlulukla karşılamıştık. Düşündük, konuştuk, tartıştık ve sonunda "gidelim lan, ne kaybederiz ki zaten hayatımız zor daha ne kadar zor olabilir ki!!! hahahah" diye biten bir diyalogla noktayı koyduk.
Sonunda sayılı tatil günü bitti, yola çıkma vakti geldi. Akşamdan arabaya cennetten arakladığımız cennet mahsüllerini; zaytinyağıydı, zeytiniydi, nar ekşisiydi, sebzesiydi, meyvesiydi diye diye yerleştirdik. İkea'dan annemin bana geçmiş doğum günü hediyesi olarak aldığı turuncu ve sevimli mi sevimli balkon masası ve iki tane turuncu çiçekli şezlonglarımızı ve büyük bavulumuzu da bagaja attık.

Sabah oldu uyandık, annem çoktan kalkmış, kahvaltıyı da hazırlamıştı. Derin bir sessizlikle kahvaltımızı yaptık ferah balkonumuzda zira daha karga bokunu yemediğinden herkes uyuyordu, namaza kalkan müminler dışında.

Ayrılık vakti gelmişti. Kahvaltı bitti. Geceden yaptığım ve buzdolabına astığımız listeyi kontrol ederek son hazırlıkları da yaptık , motoru çalıştırdık. Annem arkamızdan bahçe hortumuyla suladı bizi, yolumuz açık olsun, bi daha gelmek nasip olsun diye(ymiş)!!!:)))

Sıcak ve yaklaşık 10 saat süren yorucu yolculuğumuzun sonunda Evimize ulaştık. Yolculuk sırasında beynime nüfuz eden baş ağrısı eve geldiğimde bile bedenimi terk etmemişti. Hemen duşa girip, biraz uyudum, ben uyurken ÖB balkonumuzu yıkamış, yeni balkon masamızı kurmuş, şezlongları yerleştirmiş ve yiyecek bi şeyler hazırlamıştı. Sonra ben de kalktım, beraber balkonda yedik içtik. Üstüne baş ağrısı için 300'lük bir asprini de kahveyle yuvarladım. Sonra bu tatilde aldığımız haber üzerine konuşmaya başladık.
ASlında ben gitmek istiyordum, ÖB de öyle. Lakin kafamızda bir sürü soru işareti vardı. Çok güzel bir fırsattı bu ÖB için zira benim için de öyleydi. Öte yandan şu anda olduğumuz yerde de yalnızdık. Bir ben bir ÖB bir Fatma Girik bir de dedem. Kimimiz vardı ki. Dedemi ilk etapta yanımıza alamazdık ama Fatma Girik'i de yanımıza alıp basıp gidebilirdik.
Üç yıldır bir sürü sorunla tek başımıza boğuşup, derin yaralar almıştık ama her şeyi de yoluna koymuş, düzenimizi daha yeni sağlamıştık. Şimdi başka bir şehir, yeni iş ortamları, tekrar aynı sorunlar ve tekrar başa dönüş ve hatta daha da zorlu bir hayat bizi bekliyor olabilirdi ama bir yandan da kapalı kutuyu açmak istiyor, içinden ne çıkacak diye merak ediyorduk, maceraperest yanımız ne kaybederiz diye düşündürüyordu bizi ve içimizde derinlerden bi ses gidin gidin gidin diyordu.
Bugün ben iyice düşündüm. Bu kararı benim vermemem gerektiğine karar verdim. Zira ben her karar verme durumunda kaldığımda kararsızlıktan kafayı yemiş ve sonunda hep aleyhime kararlar vermiş ve hep hayatımın aaaazına sıçmış, ağır yaralar almışımdır. Bu yüzden ÖB'yi hangi kararı vereceğine dair yönlendirmek istmediğimden, Ona her ne kararı verirse onunla birlikte olacağıma, her halükarda ona destek olup, hayatını şu an olduğu gibi kolaylaştıracağımı söyledim. Artık topu ona attım. Ben karar vermek istemiyorum çünkü yine kararsızlığa düştüm, N'apcamı, ne istediğimi şaşırdım.

Hangisi doğru, hangisi uygun, Önceki planlarımızı çöpe atıp başka plan projeler içine mi girmeliyiz ya da ne!!! Hangisi zor hangisi kolay gitmek mi kalmak mı!!!!!!

2 comments:

Adsız dedi ki...

olaya hangi açıdan baktığına bağlı



gitmek istemiyorsan zor olan gitmektir
kalmak istemiyorsan da kalmak zor gelir


kaybedecek bir şeyin yoksa yada olmadığını düşünüyorsan gitmemek için fazla bahane aramayada gerek yoktur

arzın merkezine yolculuk dedi ki...

Aklım çok karıştı yaw!!! Aslında kaybedecek bi bok yok bu bok şehrinde ama işte hep amalar var.

Özgür olmayı çok isterdik ÖB de ben de ama artık bizi bağlayan sorumluluklar var. Artık tek başına değiliz ve bazı kararlar alırken onalrı da düşünmek zorunda kalıyoruz.
Uff yaa artık düşünmiicem bunları. Nolcaksa olsun ama bi şey olsun diye de çabalamıcam, olana kadar seyretcem:)))!!!!
Kaçak oyunlar bunlar ama hadi bakalım!!!!:))))