RSS

sıkıcı uzun yolculukların çoğunlukta olduğu gün bitimim...

Bazen eve dönüş yolunu yarıladığım anda bana bi trak geliyor. Mesela dün olduğu gibi. Tramwaydan sonra metrobüse binmek için yaya köprüsünden aşağıya, durağa indim. Akbilimi butona dokundurup, çirkin akbil sesini çınlattım. Durak her zamanki gibi çok kalabalıktı. Bi kaç metrobüs bekledim. Sonra bi kaç tane, oturacak yer olmamasına rağmen, ayakta rahat yolculuk edilecek ve vücudun yeterli oksijeni alabileceği kadar sayıdaki yolucunun bulunduğu metrobüsler geldi ama ben binmedim metrobüslere; aslında ne binmek istedim ne istemedim, ne eve gitmek istedim ne de orda durakta öylece kalmak istedim. O sırada kırk dakka falan geçmiş. Durak bi doluyor bir boşalıyor, ben durduğum yerde duruyorum; omzumda hem fotoğraf çantam, hem de el çantam, sol omzum yük taşımaktan sağdakine göre daha aşağıda, öylece duruyorum hareketsiz. Sonra cep telefonum çaldı da kurtuldum hareketsizlikten. cebimi açtım, arayan kişiyle konuştum, konuşmam bitince ilk yanaşan metrobüse atladım. Yoksa ikinci bi trak yaşamam an meselesiydi.
Metrobüs yolculuğum bitince Avcılar'da neye binsem, otobüse mi binsem, minibüse mi binsem yoksa ilk durağı avcılar olmayan ve yoldan gelip geçen bir otobüse mi binsem diye düşünürken yine bi trak yaşadım, sonra kendime gelip, düşünmeden önüme gelene bindim. Bu sırada saat 19.00'da çıktığım yolculuğu saat 21.30 civarlarında tamamlamış oldum, markete girip, alışveriş yapmamı da sayarsak saat 22.00 da eve vardım. Her zamanki gibi elimi yüzümü bile yıkamadan, üstümdekileri sıyırıp, en yakın yatak kıyafetlerini üstüme geçirip, 36 ekran küçük tv mi açıp, genel ışığı södürüp,gece lambasını yakıp, yatağa girdim. Yarın tekrarlayacağım bu traklarla dolu olacağını bildiğim uzun, yorucu ve yıpratıcı yolculuğumu düşünürken, yorgun zihnimi ve vücudumu uykuya teslim ettim.

0 comments: