RSS

Ben hastayken!!!

Günlerdir(yani iki gündür) midemdeki her şeyi çıkarıp, halsiz bi şekilde bel ve diz ağrılarımdan kendi kendime ağlayarak kurtulmaya çalışırken ve gündüzleri anne annecim diye sayıklarken, Fedakar sevgilimin onca sorumluluğu ve stressli işinin arasında bana getirdiği vitaminler ve hissettirdiği sevgisiyle ilk defa bugün midemde bir açlık ve yeme hissiyle uyandım. Halsizim ve hala hastayım tabii ama en azından artık yediklerim olması gereken yerden çıkmak istemiyorlar. Bundan dolayı da artık pc'yi açabiliyorum, tv seyredebiliyorum, dergileri karıştırabiliyorum ve hatta bugün Fatma Girik'e bile uğradım. Tabi bu kımıltısız yattığım günler boyunca, sürekli kendime acımakla geçirdim. Allam ölmek istiyorum dedim.Evet dedim!! İtiraf ediyorum. Ama nasıl yahu, çocukluğumda çözemediğim bi şeydi bu ölmek. Çocukken benim için yok olmaktı; bi daha görünmemekti bu kavram ve çok kere istemişimdir bunu en azından bulunduğum ortamlardan birdenbire kaybolmayı.Gerçi şimdi büyüdüm ve kelimenin tam anlamıyla doğru bi tespit yapmış olduğumun farkına vardım. Galiba yine yok olmak istedim için için. O kadar enerjisizdim ki, o anki acizliğiminden ve yalnızlığımdan ve pek tabi ki kafamda kurup kurup kendi kendime geliştirdiğim düşüncelerimden dolayı iyice dellenmiştim.Sonra aklıma başka bi şey geldi Ah keşke dedim: Biraz takatim olsa da yok olmazdan önce başka şeyleri yok etsem; şunları yapabilsem:
Avazım çıktığı kadar bağıra bağıra ağlayabilsem, Küfürlerim taaa 7.cd'den duyulabilse. Sonra kalksam odadaki gardrobu devirebilsem , mutfağa geçsem buzdolabını tekmelesem ve onu da devirebilsem, fırını camı açmadan dışarı fırlatsam,bir kol hareketiyle mutfak rafındaki her şeyi alaşağı etsem; salona gelsem, kitaplığı bi tekmeyle yere sersem sonra tv'ye de aynı işi yapsam sonra pc'nin nuh peygamberden kalma mönütörünü yine camı açmadan onu da fırlatsam dışarı. Sonra sinirimi alamasam da o mor yataş koltukları parça pinçik edene kadar deşsem ki bunu bi arkadaş yapmıştı ve çok rahatladığını söylemişti. Sonra duvarlara salçayla , evdeki plastik duvar boyasıyla resimler yapsam, öyle doğaçlama şeyler. Sonra yine bu koltuk takımının pufunu trambolin olarak kullansam da , üstünde zıplaya zıplaya evdeki bütün ampul kordonlarına asılsam bakalım hangisi en çok dayanıcak bana diye test etsem.... diye diye düşünürken tabi hasta insan düşünmekten de yoruldum . Yani aklımda kalanlar bunlar hastalık sonrası. Tabi bütün bunların sonunda ÖB bana geldiğinde bütün bunları görüp de hepsini benim yaptığıma inanır mıydı diye de aklımdan geçirmedim diil. Ama inanırdı herhal. Beni en iyi tanıyan kişi olarak.:) Ama şöyle bir diyolog da geçebilirdi aramızda; "ee bayağıı rahatlamışsın bana bişi bırakmamışsın hem de ikimizin evinde! Ben nasıl rahatlıcam şimdi." Ben de derdim ki " ama hayatım hasta olan benim, ama illa ki ben de bişiler yapcam ben daha çok stresliyim diyosan sen de sana heykel şeysi için aldığımız tokmakla banyoyu parçala daha olmadı evin duvarlarına dal, nasıl olsa depoziti peşin peşin verdik !!!" Ahahahahahaah......
Ohhh gerçekten de yazınca şimdi, yapmış kadar oldum. Ehh işte bi hastalık insanın kafasını da ne kadar hasta ediyor. Ya da hareketsizlikten ne düşüneceğimi şaşırdım sanki daha önce hiç hasta olmamışım gibi. Fakat bu seferki gerçekten ağırdı, ben hasta olduğumu bile anlamamışken, hiç belirtisiz önce klozete sonra yatağa çivilenmiştim ve zaten duygusal bir mahluka dönüşmüş bir durumdayken iyice hassaslaşmıştım bu hastalıkla. Ama yine de ÖB'ye hiççç naz niyaz yapmadım. Zaten biraz anlasaydım o işlerden hayatım çooooook daha kolay olurdu. Ahh ahhh ...!!!!!Neyse artık bitireyim zira enerjim bitti bitecek, baş ağrısı ve bi terleme aldı beni. Galiba kaç gündür aklımdan geçenleri bi çırpıda paylaşınca yoruldu bünye. Hadi ben kaçtım, daha iyi oluca yine gelicem buralara.

0 comments: