RSS

Dedem Ve Hafta Sonu!!!

Bu hafta sonu dedemi alma günüm diildi hatta sevgilim üç gündür bensiz sıkıcı bir İstanbul seyahati yapmıştı (iş icabı) ve yeni dönmüştü .Ve ben bizim Fatma Girik'le aralıksız üç gün geçirince bizim Hüseyin Çavuşa pek enerjim kalmamıştı. Ama teyzem aradı " seni soruyor, giyinmiş bekliyor, gözü yollarda " dedi. Ben de dayanamadım, ÖB'nin de rızasını aldıktan sonra bizimkini aldık getirdik. Yol boyunca bildik diyologlar;
dede- yaw niye geldiniz, size zahmet veriyorum, üzülüyorum. Tühh, ben kendim de gelirdim (sanki heyecanla bizim gelmemizi beklemiyormuş gibi ahahah, numaracı)
Torun- yaw dede özledim seni geldim, sen özlemedin mi?
Dede- özledim elbet, ciğer bu özlemez mi!
Torun ve ÖB- Eeee Hüseyin Çavuş nasılsın, keyifler nasıl?
Dede- Beni sormayın canım, çürümüş her tarafım, kulağım duymiir, gözüm görmiiir, ölüm lazım bana ama gelmiiir....
Torun- ya dede hemen başladın gene moral bozucu konuşmaya yaa!! Biri sana nasılsın derse nezaketen iyiyim dee. Hem ne var halinde bak senin yaşındakiler hareket edemezken sen bütün Ankara'da fink atıyorsun yaa alla yaa alla yaaa
ÖB- sinirlenme güzelim, Çok bağırıyorsun, dinlemiyor seni bak!
Dede- haa ne dedin, duymiiir yaa kulağım...
Torun- yaa evet bak dinlemedi gene, duymamazlıktan geliyor beni, ben de boğazımı pörtlettiğimle kaldım.
Neyse, eve gelindi. Yine bildik şeyler yaşandı. Bazen komik bazen sinir bozucu çoğunlukla her konuda ısrar ve iknalarla; ye lütfen, iç lütfen, bak dinle, bak seyret, bak oku,anlat bakalım, bak gel yıkanalım, süper olacak, gel traş olalım gel hadilerle...
Yalnız bu hafta sonuna dedeme aldığımız küçük bir radyo damgasını vurdu;kulaklığı da vardı. Evde canı sıkılmasın, dışarı çıkmak istemesin diye. Hem kulakları duymadığı için haberleri falan dinler, türkü dinler diye. Fakat ısrarla her zamanki inatçılığı ile reddetti. Zorla kulağına taktım ben de, kullanmasını öğrettim, fakat her arkamı döndüğümde kulaklıklar çıkartılmış ve radyo yere fırlatılmış buluyordum, ilgilenmediğim zaman da merakla incelemeleri, radyoyu evirip çevirmelerine şahit oluyordum. Ama pes etmedin. Hahahaha.. Yahu Hüseyin çavuş belli ki zevk alıyorsun , ne diye inat ediyorsun; ediyordu işte; hem istiyordu hem de istemiyormuş gibi davranıyordum.
Neyse işte böyle kavga gürültü Cumartesi gecesi oldu. Bizimkisi yattı erkenden, ÖB de aşağıda. Baktım içerden off poff sesleri geliyor, girdim odasına, uyuyamamış. Ben de " ee kalk o zaman ne yatıyorsun bu saatte" dedim, sonra "gel ıhlamur içeriz " dedim. "yok adam ben içmem onu" dedi, " ne içersin " dedim, sessizce " kazoz var mı?" dedi. O an gülerek cevap verdim. Gel var dedim . O yataktan kalkana kadar gidip aldım bakkaldan.
Ben de rejimimi bozup, verdim kendimi gazoza, ahh dedim "hüseyin çavuş hep böyle olsan, memnun olsan yapılandan, istesen bi şeyleri, hayata tutunsan azıcık, ölümü beklemekle hem kendine hem bize eziyet etmesen, mutsuzluğu kendine iş edinmesen, sana vefasız davrananlara üzüleceğine seni seven ve özleyen , seninle zaman geçirmek isyetenlere kıymet versen, şöyle göründüğün gibi sevimli olsan,....
canım benim,yaşamış geçirmiş dedem, sevimli casper'ım...

0 comments: