RSS

housebreaker !!!

Sabah oldu, uyandık. Fatma Girik'i aşağıya indirmek üzre dış kapıya doğru yöneldik. Her zamanki sabırsızlığıyla kapı mandalını açmadan kapıyı çekti bizimkisi. Tabi kapı açılmadı. Sonra ben önce mandalı açmasını söyledim. Nitekim açtı ve apartmana çıktı, ardından ben çıktım ve kapıyı kapattım. İŞte N'oolduysa ondan sonra oldu. Tam kapıyı kapatırken içerden mandalın kapanma sesi geldi de yok artık oldum. Bir yandan da bizimkisi aşağı inmek için acele ediyor, ben bir yandan " dur bekle beni, merdivenden tek başına inme" diyorum, bi yandan kaldık mı pijamalarla dışarda, telefonum da içerde, çekimim de var, sıçtım ben, ÖB de istanbul'da diye düşünüyorum. tabi hemen elimdeki anahtarla kapıyı açtım ama tam da düşündüğüm gibi mandal takılmıştı kendi kendine. Yaa alla alla bu nasıl olur yaa, hadi oldu diyelim niye hep benim başıma gelir böyle saçmalıklar yaa, diyorum, bir yandan da ahh Fatma Girik ahh aceleden mandalı yarım açtın tabi, ben de kapatınca kapıyı kapandı işte. Neyse böyle on, yirmi saniye bu düşüncelerle geçti. Eee napıcam, kapıya girişicem, ben kıramazsam aşağıdaki akvaryumcudaki oğlanı çağırcam kapıyı omuzlasın die ahahahah... Ne saçma düşünsenize, ben gidiyorum ve "biraz yardıma ihityacım var , benim kapının kırılması gerekiyor" diyorum. Zaten mahallede hakkımızda kulaktan kulağa dolaşan bir ünümüz var. Bir de buna şahit olurlarsa artık herkes hemfikir olur tuhaf bir aile olduğumuz hakkında. Hatta arada bir iletişim kurmak, şöyle göz ucuyla da olsa evin içine bakmak, bir iki soru sormak için kapımızı çalıp, kandilde mandilde helva falan getiren komşuların da artık bizden tesellileri düşer eminim. Ahahahah...
Neyse uzatmayım. Ben o panik ve sinir haliyle, bi omuz atmışım ki kapıya, anında açıldı kapı, olan mandalı tutan vidalara oldu. BU arada da bu mandala güvenip de huzur içinde uyuyan ben artık bu mandal işinin de kapının da büyük bir yalan olduğunu anlamış oldum. O gün bu gündür artık ne kapıyı kilitliyorum ne mandalı , takıyorum... Ahahaah.... Şİmdi ev sahiblerine daha doğrusu apartmanın sahiplerine gidip çelik kapı talebinde bulunsak, paraya doymayan gözlerini koca koca açıp, anında kalp krizi geçireceklerine ve hatta hastane masraflarını da bize ödeteceklerine eminim. Ahahha. Kaldı ki apartman girişimiz bir gece kondu girişinden farksızken,ve girişe fotoselli bir ışık bile taktırmazken, bizim çelik kapıyı mı önemseyecek bu dallamalar. Ahahaha Ve en komiği de apartman kapısı; öyle trajik-komik bir halde ki, hava iyi olduğu zamanlarda açık kalsın diye mavi bir çamaşır ipiyle, kapının arkasındaki boruya sabitleniyor. Hayır anlamadığım, bu ipi her gördüğümüzde koparıp atıyor olmamıza rağmen o mavi çamasır ipinin üç yıldır hiç tükenmiyor oluşu. Allaalla??!! Yalnız bu güzel mahallede bu halde olan tek binanın bizim oluşu da başka bir şanssız bedevilik durumumuzun bir kanıtı olsa gerek.
Bu arada bir kapı mandalı fotosu ararken bu videoya rastladım da artık çelik kapı fikrinden de vazgeçtim.Artık ne olursa bahtımıza gibi kaderci bir tavır almaktan başka bir çaremiz yok. Ahahahaha....

0 comments: