RSS

Geçen Günlerin Ardından Bakakaldım Mal Mal!!!

Hiç param yoktu. Psikolojik olduğunu düşündüğüm ve kendimi bildim bileli zaman zaman nükseden nefes darlıkları çekiyordum yine. İstanbul'dakilerle her haberleşmemizde hep ne zaman geleceğimi soruyorlardı bana. Nihayet 17 Ocak'ta bankanın hesabımıza kullanalım ve daha da borçlanalım diye koyduğu artı para kredisini kullanarak kendime tek gidiş bir bilet aldım. Fakat aştiye gidene kadar evde sürekli faaliyetteydim ve çok yorgun bindim otobüse. ÖB'yi de yormuştum; sürekli Fatma Girik'in ilaçlarını unutma,sakın fast food yedirme, hava kuru olursa dışarı çıkart biraz yürüt, yemekleri küçük kaplarda ısıt, kefiri mayalamazsan dolaba koy, sabah mutlaka kahvaltı yap, çörekleri dışarda unutma, küflenir.... falan filan diyerek onu evden yolcu ettim ve ütü yaparak geçirdim son dakikalarımı da. Sonra bir yorgunluk çöktü ve kendi kendime "salak her şeyi kendine görev edinmişin, bi sal kendini yaa İstanbu'a gidiyorsun, Daha düne kadar sen mi vardın!!" diyerek otobüse süzüldüm.

Hava sabah çok soğuktu ve ben yorgundum. Sanki bir savaştan çıkmıştım. otobüsün içindeki dijital gösterge 12 dereceydi, botumsu çizmelerimden sol teki fena helde canımı acıtmıştı bu sırada Musti aradı ve hangi servise binersem onun yeni studyosuna kolay ulaşırım onu söyledi.

Sakin geçen yolculuğumun sonunda mecidiyeköy'de inip metroyla 4.Levent'e gittim ve Mustiy'le buluştuk. Gerçekten de O depomsu yer harika bir stüdyo olmuştu. Küçük bir mutfak, çok tarz bir wc bile yapmıştı. Hele o sonsuz fonu çok harika ve pratikti. Her yerde Işıklar, ayaklar, Tripodlar, softboxlar vardı. BU manzara birden beni kendime getirdi. SOnra oradan çıkıp klasik İstiklal turumuzu yapmaya geldi, zira Musti zaten Tünel'deki bi arkadaşından bir malzeme alacaktı ve ben de ona seve seve eşlik ettim. Saat 21.00 olmuştu ve artık ben SH'ye beşiktaş'a gitmek üzre Musti'den ayrıldım.

Sonra sonrası işte malum. Hiç planmadığımız halde harika zamanar geçirdik. Herkes orda olduğum için çok mutluydu tabi en çok da ben !!! Her gece , her sabah mutlaka eski grup ve gruba yeni katılanlarla birlikte İstanbul'u soluduk, İstanbul'u yaşadık, paylaşımlarımızı çoğalttık ve nefes darlıklarımızdan kurtulduk. Sanki hiç gitmemişim gibi kaldığımız yerden devam ettik. Ve ben otobüs biletimi alana kadar gideceğimi kimse düşünmemişti. Ama er ya da geç kürkçü dükkanına dönecektim.hahahaha.....

Ve döndüm. Zaten iner inmez acımasız bir soğuk çarptı yüzüme gözüme. Hemen beremi atkımı taktım ve yürüyerek evime geldim. Fatma Girik'in de ışıkları hala yanıyordu. ÖB mor kanepede uyuklayarak beni bekliyordu. Sonra ben Fatma Girik'e uğradım. İnanılmaz bir tabloydu. Beni görür görmez boynuma sarıldu ve "Ayy çok özledim. İnsan alışıyor da arıyor daaa!!, bu gece burda kal" dedi bana. Ben de duygulanmıştım. beni bu kadar özleyeceğini tahmin etmemiştim. Duygu seli içinde hasret giderdikten sonra şakalar komiklikler eşliğinde evime süzüldüm.

İşte yine burdayım. Her şeye kaldığım yerden devam ediyorum. Günlerim sefalet ve mesleğimi tam olarak yapamamanın sıkıntısı eşliğinde geçip gidiyor. Yaşamak diil de hayatta kalmaya çalışıyorum burda. BU şehir bütün enerjimi ve motivasyonumu sabote ediyor. Lüzumsuz dertlerle nefesimi daraltıyor. Çabalıyorum ama olmuyor, burda yaşayamıyorum. Keşke bi şey olsa da biz ; ÖB , Fatma Girik ve Ben burdan kurtulabilsek. Eskiden istediğim yerden kolay kurtuluyordum çünkü tek kişiydim. Şİmdi Üç kişiyim ve hiç bir şey hadi yapalım diince yapılamıyor ve zaman geçip gidiyo ben hatta biz geçen günlerin ardından mal mal bakakalıyoruz!!!!
Ne yazık!!!

0 comments: